KÖŞEBAŞI ÇİÇEKÇİSİBoş gözlerle bakıyor insanlara, Yaşamdan bir umudu kalmamış, Varsa yoksa çocukları... Yaşı dayanmış ellisine, Yaşantısı dalgalı bir deniz, Nereye vurmuşsa oraya savrulmuş, Evinin kadınını, Bir çift tatlı sözü kaybetmiş yıllar önce, Gülümsemiyor dudakları, Geçim sıkıntısı sırtında, Her sabah belki diye alıyor yerini, O malum köşebaşında... Yağmur atıştırıyor hafif hafif, Islanıyor satacağı çiçekler, Islanıyor çocuklarının nafakası, Millet koşuşturuyor işinden evine, Hızlı hızlı adımlarla, O ise yağmura teslim, Bir saçakaltı yok ki onu korusun, Bir karanfil,bir nergis,bir gül bile, Satamamış halbuki;Mahzun, Ne götürecek akşam çocuklarına, Islanan umutlarını mı? Yoksa bir parça yalan mı? Kararsız... Hem analık hem babalık zor, Yitirilmiş gençliği getirmek zor, Aç acına yatmak hepsinden beter biliyor, Biliyor da elden ne gelir, Çare değil ki kimseye hissettirmeden ağlamak, Kadını olsa anlardı halinden, Başını okşardı zorluklara direnerek, Açlığı unutturmak için çocuklarına, Masallar anlatırdı, Hepsi birbirinden güzel... Çiçekçi ne yapsın hayat zalim! Acımıyor altta kalanlara, Vuruyor darbesini birbirinin peşisıra, Sobadaki köz de sönmek üzere, Ne kadar dirense de keskin soğuğa, Kümesten bozma barakadaki tek battaniye, Aç uyuyan çocuklarının üzerinde, İşe giydiği her yanı yırtık parkayı, Sarıyor kendi üzerine; Çaresiz bitkin, Naylonu yırtılmış pencereden bakıyor dışarıya, Bir yıldız kayıyor gökyüzünden, Yıllanmış gönlüne... |