Bizden sonraDüşünüyorum da Nasıl olsa ölürdük Rüzgar tepelerinde yamalı yarım gibi Uykuya,öteye,beriye Öyle ki İçerleyip güvercin göğsüne ağaran sevinçleri.. Yolları mesela Hılkatını giyinmiş karanlık yükseldiğinde eflake Gecenin timsaline boy veren herşey gibi herşeye... Toy ışıklarla gidiyorum Yansılı şehrin kuytu odalarına Kolla beni Uçurumun azmanlı telaşları. Dilimin tozlu güneşine bağlı saatler/ Yeşil saksıda kuş birikintileri Ve çılgın iklimlerin fidanı eşelediği yerde öyle mahzun duvarlar incir dallarına bakan Ses içinde sese uyanmanın sarı yağmurunda Dudağıma düşen susuzluğu dirilten karanlık Bir daha döneceğim Dönüp arkamı yürüyeceğim Uzaktan ve gizlenerek Pusluca griye.. Biraz da Buğulu bir çocuğun gözünde yüzümün yarısı Nasıl olsa ölürdük Nasıl olsa rüzgar silerdi gövdemizi binlerce suretten Bizden sonra ne mi olurdu Uçan kırlanğıçlar ..... |
Fuzuli'nin;
Âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem
Yâ muhît olmış gözümden günbed-i devvâra su
(Şu dönen gök kubbenin rengi su rengi midir; yoksa
gözümden akan sular, göz yaşları mı şu dönen gök
kubbeyi kaplamıştır, bilemem..) mısralar...
Her şey sizde gizli...
Çok saygımla.