Sarmaşık secdesikatelenen karanlığın renkli ışığında yıldız gövdesi göğsüm serince suyun sakladığı ateşte yanık kokulu ağaçların düş uğultusu yüzümün kirecinde orada bir yerde uçurum soluğu bir ırmağın gürültüsüyle kuyulanan mavi sessizliğin dudak arası ıslığı çengi bir sevda gözlerini içtiğim geceye... içimin nar dilinde narin çocuk boşluğunda kırmızının ayna gibiyiz gülün kokusunda iklimsi masallar ve yere düşen gölgelerde açık pencereler -kendimizi bulmanın yolunda büyümek- saçlarını tarıyorum yeşilin ve sözcükleri rüzgar ılıklığıyla bakışlarımın duvarına çarpıyor zaman eriyor dağlar ruhumun eteğine bir yerlerdeyiz bir yerde ay alnında susarken herşey aydınlığı vuruyor buğulu şafağın tuza ve toza ipekten gamze serilirken çöl mızrağı şiirin şehrinden geçiyorum dudaklarıma atlanan göç mısraları gittikçe genişleyen perde de ay ve rüzgar dokusu avuçlarıma sevdayla buyuran mürekkep sarmaşık secdesi ..... |