Darağacında kuş sesleri
.
gövdemin bıçak tutmazlığı ellerimin nankör uyanışları bu kaybolma korkusu, korkusuzluğu sizin suçunuz sizin suçunuz üstüme dökülen kara bulutları yaşamın bir ananın çocuğunun elini bırakma dalgınlığı tedirgin ve dağınık sabahlar kurşunun yolunu bunca şaşırışı. vaktinden önce gelen her şey ya da tam vaktinde orada olma şansı, şanssızlığı yüzünü başaklardan dönen toprak ormanımıza dadanan kara balta delikanlı yalnızlığın başkaldırışı peki ya ölümün ve doğumun ebedi uykusu, uyanışı darağacında kuş sesleri bastırmak için suçluluğunu insanoğlunun bitmiyor kan gürültüsü çoğalarak akan bu coğrafyanın. ağzına maske, eline eldiven parmak izi bırakmadan ölen, öldüren bir nefeslik korku cumhuriyetinde kendimize doğrultulmuş silahlara döndük birer birer güneşi uyudu, toprağı soğudu çeliği büküldü, mavisi döküldü dünyanın. . |
Selâm ederim.