Portakal kabuğuİlkin sesini yeşilini bıraktı ayazlı düş’ün dağ gülleri eşikte uçurum uçurtmaları hüznün ıslak yanağı/ yanağım kuş gerinimi sağnak yalnızlığı tomurcuğundan esecek bir rüzgâr’la solur hayatı yamalı yerinden ....... kanıyor başucumda lekesiz sis heybesi gözleri açık göğün yüzünde bir ağlamak nefesime çarpılan usul usul rengini çiçeğe yediren dünyadan kalkar terli akşamlar toplayıp mevsimleri kendime azar azar giderim arınıyor ve aşınıyor toz bir çığlık dizlerime/ dizlerimde yürüyen hayat çoğaltarak odaları.. yüzümün perdesinde şehir nar gülümsemesiyle resimler çizer kedere ellerimde portakal kabuğu ineriz,uzak suların gurbet özlemli avlusuna ceketsiz yolculukların ezberi içimden yolları tutar ç/ağrılara gömülen gün göğsüme boşalır eşikte uçurumların kabaran göç yanağı öyle çok öyle öksüz ilerliyoruz şafkında ay’ın ve suyun.. hayat çığlık kül kadar uğultu dilime tutulan hırçın uykuların upuzun doğrulmaları eksik ağaç göğün kasığında kuşlarla büyüyorum uslanıyor kalbim gün geçer herkes gider ben hep uzak susarım sesim yeşile hazlanır elimde portakal kabuğu ........... |
...
Yüzümün karanlık yanı hep ıslak
sırlar b/akıyor
adının o en sessiz harfinden
ve
histerik arzular el sallıyor
gecenin gün görmeyen hüznünden
...
Aynı yollarda yürüyoruz aslında
ne sen bakıyorsun ardına
ne de ben kalıyorum ardında
...
Böylesi zamanlarda
şarkıları portakal çiçekleri için söyler ak deniz
direnir uyumamak için gözlerim
erken çöken karanlığa mıhlanmış bir hayal gibidir
ay ışığı giyinmiş o sıcacık tenin;
hani diyorum bir dokunsam
gök kuşağından renkli mi olur günah ?
...
Bir başka cenderede
düş kırığı uçurtmaların kanadığı yerde
ihtiras
ılgıt ılgıt yağarken yamaçlarıma
karanlık diz çökmüş perdeyi kapatıyor
…
Sen!
gecemin secdesi, aşkımın kıblesi
ay dibe vurmuş
yıldızlar vedaya hazırlanıyor
gelecek olursan eğer
rüzgarı da al yanına
günahlar susmuş… üç maymunu oynuyor.
03/09/2013
Sekiz yil olmuş çiçekler halâ meyveye durmamış.
Şiirin başlığı hatırlattı
Paylaşmak istedim
Saygıyla