Örtüduvarlar duvarları örtünenler ki ışığın beyaz teniyle terleyen müşkil derman boşluğa süzülen âlemin vardır rüzgar temaşesiyle sessiz bir alevi giz öyle şaraptır ki cennetinde ehli olur zâr-ı yıldız dökümlü gecenin içime gebe dağlı renkleri nurlu meşalenin güneşi kızıl külleri,gülleri ve dahi uykuya direnen sisli pencereleri eza uçurumların saadet kıyısı.. derinliğin sıhhatinde öyle güzel kanat ki görmesem kıyametini her dem’e ziyan olur aklın erbabı.. ama dilin naçarında naza çeken efkar’ı goncalıyor ney’in ikrarında ruhum. üzüm toplamalı sessizliğin ıslağı akşam bakışlarıma bahçelenen. uykulu bir çocuk doğuyor Hilal’in karnından Ebruli sulara.. Ey dudaklarıma moraran yeryüzü İçimin kasabasından kaç yüz gelir ve gider hazin sevmelerin sırtüstü hışırtısında dinlerim ağaçların sesini kızıl damla saçlarımı okşarken geldiğini görürüm parmakuçlarıma onca düşlü harflerin hangi aralığın kaygan zemini sonsuzlaşan gölge’m duvarlar duvarları örtünenler ki ışığın beyaz teniyle terleyen müşkil derman .... |
içimde kilitlediğim hıçkırıklarım
dert ortağım şiire akar
düşkünlükte
ve
esenlikte..
çözülüyorum
dökülüyorum
bazen doğup
bazen ölüyorum
yine de
sarıp sarmalamasa çıldırırdık
diyorum..
benim payıma düşeni aldım
kaçtım..