Ürpertiyoruldum hırkasını giymekten Karani’nin dağların ardını gözlemekten kurudu göz pınarları annemin baktığım bütün aynalarda ürperen bu suret senin bu benim,bu benim ben,beni âdemim kırıp attım baltanı İbrahim kibrimizle büyüyen içimizdeki putlar ne bir ne bin kırk suyla yıkasam da çıkmıyor özlem pıhtısı kalbimin kırağı düştü sesine Davud’un sustu mezmurlar dipsiz kuyularda ishak kuşları tünedi sesime bekçisi oldum zifir gecelerin yıldız falı da yetmiyor artık dönmüyor dili çingenelerin Nuh’a haber eyleyin yarısından fazlası su aldı geminin aştı kuleleri günahlarımızla biriktirdiklerimizin kapana kısılmış bir ceylansın yok çıkışı labirentin konmaz oldu ağaçlarımıza kuşlar bahçelerimiz talan ne kadar konuşsak da duyulmuyor Süleyman yükseldikçe alçalan vahşi bir yaratıktır insan elimizdeki âsâ bırak denizleri yarmayı önümüzü görmeye bile yetmiyor Musa ah ki şu denizler yansa gözyaşlarını yağmura bağışlayan balıklar konuşsa anlıyorum şimdi İsa neden göğe çekildiğini yanımızda yöremizde yok havari önlerine dünya koyulsa da doymuyor gözü haramilerin bedenimiz değil belki insanlığımız gerili çarmıha tepeden tırnağa yaşıyoruz yaşamasına durup durup çarpıyor gölgelerimiz birbirimizden uzakta oynayıp duruyoruz yaralarımızla ve sen en çok da sen kaç bizden uzağa Züleyha saraylar zından Yusuf’a çoktan okundu selâlar aşka Necat Uslu Şiirime değer verip yorum yapan kalemdaşlara,güne getiren seçki kuruluna teşekkürü borç bilirim. |