Gizağzımdaki ateşin uçurduğu kuş rüzgar altında.. birkaç kişi karanlığın bahsettiği. s/üzgün ışığın duasında ruhuma sevda esriği tenleşen tonlar sis ipeğinde uykuya yatmış masal eğilimi uçurum avuçlarım/ avuçlarım ki gülüşlerin dalga ezikliği belki bir dağın ağır tedirginliği -vakit yok kaybolmaya göğsü parçalanırken gecenin- nerede perdeler hüzünden mevsim üşütürken ikindileri. nüfus eden boşluğun ağlak uzaklığı dalgınlığı odalara bağıran sarı saklı sokak İyice çukurlaşan şehrin yüzünde tıka basa izler mevsim kırığı.. kendime söylenmiş cümleleri geçerken duvarlar bilhassa yaşına değerken aşkın dün selamlarında unuttum bıraktığım sesleri Ki, dilime dökülemeyen kaç sonbahar içimdeki kimsesizlik.. otursanız gürültüsüne cemre olur an bitmez hayattan çocukluğum susan ölümlere dayamayın kulağınızı.. -ardım sıra kırılabilir kuşlar- yalnızlık denilen çoğullukta mümkün mü takvim koparmak kaç bulanık yıl atlarken ay’ın gözyaşından denize indi saatler eskiyen yanlarıma olasılık ekledi seyre dalan parçalar kır yaralarla dünyada.. sisin gölgeli ellerinde buğu demi Bu benim başıma uzananlar ... |