Tedirgin sular...gemilerle saldım konuşkan tarihleri tedirgin sulara bu gece de gelmedim zavallı korkularına Anne kendini bilmez saatin gidişine daldı ufkum gözlerim uzun bakmaların ayağında yaktı herşeyi biliyorum ayrılık bize göre değil küçülünce gemiler çoğalan ağrında anıları sürgün ettiğimden beri karanlığa bazı akşamlarda başbaşa kaldık ölümle ikindi türkülerin selamında sevdalar yontuldu kimsenin bilmediği yerlere soyundu ay içimde esmer yüzlerin kıvrımı kederi tutar sokaklarda dans ederken yağmur kelimelerin ıslağında vakit tamam sonsuz gerçeğe el veren gurbet kuşlarının gülüşünde etine değer serinlik görüyorsun senin rüzgarında da kimse yok ağaç gölgeleri yapayalnız aşk ki ağır bir yokluğun altında kilitli uzaklar bütün yaşamadıklarımıza götürür saklı havaları deli yüreğim açıldıkça dudaklarında yeşile kapanır uykusuz gün dalgarın ucunda ölüme gidip geliriz gün görmüş sancılarda martılarla sevişiriz biz zamanın kıyısında sus bir sırra ölürdük Anne ellerin nerde |
binilecektir o gemiye
Geçilecektir de hasretin duvağından
Uzaklaştıkça küçülecek, uzaklaştıkça uzayacak hasret..
sonra bir dağ gibi çökecek üstümüze.Bir İbrahim yanacak içimizde.
Hangi şiir yoktur ki içinde anne geçince yüreği burkulmasın insanın.
Ne kadar kutsal bir varlık ki onlar, Yaradan ayaklarının altına sermiş cenneti.Ona hürmet eden, onu sevgisine mazhar olan aynı zamanda da Yaradanın sevgisine mazhar olur.Onu razı eden Yaradanı da razı edermiş.
Nasıl tedirgin olmasın ki sular,
onun sevgisine aç iken.
Nasıl kabuğunu soymasın ki ay,
onun ışığından mahrum iken
Ve nasıl bir sanatkarmış ki o anne sizin gibi bir eser/ bir şair doğurmuş.Ellerinden öperiz o annenin.
Şiirce hüzünlendiğimiz doğrudur
Anne sevgisi eksilmesin yüreğinizden
Tebessümle kucaklasın hep.
Selam ile