Gecekaranlığa kapanan kapıların büyüsüne bozuluyorum gece kim ben kimim gölgelerin korkusuna saklandım hazırladım kendimi ölüme mutlaka su istiyorum güneş yüzünü aldı aklımdan bir yorgunluğa uyanırken uyuyor ruhum ne annem gülüyor ne de bütün suslar... kim kaldı geriden bana maviden kim... beyaz başladığım hayata siyah bitiyorum mor dudaklarımda kımıldanan durgun ay dokunduğum her uğultuya ziyanım serseri kentin ışıklarıyla yanan Hilal gece sen misin oldukça soğuksun yükseklerden ne garip tıklım tıklım bir karanlık karılmış kendimi görmüyorum üstelik üstümde aşk üstümde insanlar boğuluyorum geldim ve çaresiz gidiyorum çukur gözlerimde ellerim yok ölüm yağmuru sıkı dokuyun toprağıma katiller ülkesinde saklı mezarım. bir vakit saçlarım dağılırdı bulmaca masaldı susmalarım sis bana döndü kuşlar bana. anıların bulaşığını bırakıp gitmişim mutluluktan adımlarınızdan ve içinizdeki gemilerden seyrelmişim sorgum yok duruşmaya hazır sağım solum... ahh... beni iyi anlatan gece olun size de öleceğim ıssız bir ağrı eflatun tekrarlarımda nasıl anlatabildiniz mi meleklere |
Gece, sessiz bir iyi arkadaştır...
Saflığı kadar ürkütücü imgeleri de yok değil,, yine de iyi yüzlü bir arkadaş...
Gündüz ve içindekiler temize çekilir, şimdi elde ne kaldı diye...
İnsan yaşamı iki perde midir, belki,, perdeler var ama...
Elde değil ne kadar korkmamayı istesen de geceden...
Lütuflar yağar ama, inceden, gecesi hayırla dolanların bildiği...
Şairimiz masallardaki gibi kapıyı açmış, gize damlayan...
Gece, gölgeler, şekiller ve ahsız durgunluklar...
İşaret içindir zâhir bir büyük sabaha...
Çok saygımla.