Basamaklarbu şehirde bir aşk bir kıvılcımın ışığına sızdığında külrengi harfler kızılın iki ağaç gibi duran gülüşüne kuytulanır sesinin beyazıyla inler yeryüzü avuçlarımda güneş ve ay buğulu camlarla toplayıp küçük bir çocuğu koşarak gelir yanıma boşluklar ninnisel ölümün yaşamla sarmallığı nasıl da döner kabaran uğultuyla geriden birşeyler toprağa asılırken ellerinde kitaplarla çiçeklenmeli sonsuz.. ki varlık karanlığında bahanelerle öten kuş her gece parmaklarımın çukurunda gökyüzü alıp kendimi getirir birini yeniden doğar sabah kelebek öpücüğüyle ağzımdaki kelimelere basamakları inip çıkarken ölüm boşlukları itme dünya aklımın duvarına kayalar yankılanır ... |
her şehirde yazgı aynıdır belki,
yürek topraklarına ekilene zamansız ayazlar düşmesi...
kuytu, iki ağaç ve kızıllar sonra.
değil sonra belki de, belki de ilk cümlesi
sevdaya sesli bir yüreğin türküsüne başlaması...
eyvallah.