Kuyuben seni karanlığımdan doğurmuş yazmıştım bembeyaz bir kâğıt aklığına dudaklarım yangın yeriyken dokunmuştu buz kesmiş alnına sevinçlerin buruk adımların tutuklu telaşlıydı yüreğin -Allah’a olan inancımı perçinleyen gözlerin istisna- bilmediğin bir şey vardı sevgilim bir yaprak hışırtısına dahi tahammülsüz göğsüm evladını hasretle bekleyen bir annenin göğsü gibi bastırırdı başını her defasında unuttum bu kaçıncı gidiş bu kaçıncı terk ediş öz yurdunu yoruldum aynı türküleri söylemekten kalbimin kuyularına şimdi iki gurbet kuşuyuz sen kırlangıç ben kar kuşu sen yaza meyilli ben kışa vurgun ağıdımız yükselir artık arşa büyüyor içimin yangını yürüyorum bir istasyondan bir iç istasyona sürüyorum hasreti ardımdan geldiğim karanlığa -olsundu diyorum olsundu kötü bitse de sonu,güzeldi gördüğüm rüya- kimseler bilmez içimde büyüttüğüm çiçekleri gözyaşlarımla sular soluğumla ısıtırım gidengerigelmez çiçeklerini büyümezler öyle her toprakta şu tütünle karışık hasret kokan parmaklarım dolaşır teninde buz kesmiş duvarların geçer tırnaklarım boynuna gecenin kendime değil de siktir çektiğim boynu bükük gölgeme ağlarım evet,evet seni ilmek ilmek dokurken içime yokluğunda kendime yedi kat cehennemin dibinde azap çektiren bir barbarım ... Necat Uslu |
• olsundu diyorum olsundu kötü bitse de sonu,güzeldi gördüğüm rüya-
Alt alta gelincede şiir oldu
Çok yüksekti oraları
.......r