Uzun Bekleyişlerin Ardından
Ayrılık avlumuzun kapısını gıcırdatmamıştı daha
Nar ağacımızın meyvesini yerken Rengi kederi anımsatmıyordu hiçbirimize Gözlerimi arayan bir babam vardı pencerede Ellerimi tırmalayan bir kedim Gün boyu süründüğü ayaklarımı İstemezdi gece Sırtını yaslardı göğsüme Yaslanmak Ömrüme biçilen Tanrı cezası Bilmedigim bir alfabeyle büyüklüğünü kutsadığım Beş vakit tesbihti parmaklarım Sen öğretmiştin Saymıyorum Dönüşün için kaç tekrara içerlediğimi Dikenli düşünceler Varlığından uzak koymasaydı Kazımamış olsaydı gamzelerimi yüzümden Çocuklar büyük yaşar sevinçlerini derdim Büyüttüğüm bir şey yok Kirpiğime miras kalan özlemden başka Hayata hazırlanan yanlarımız Delik deşik bir arabanın altında kaldı Kaç çocuğun dudaklarında kaldı vedalaşamadığı sözcükler Bir namlunun ucundan kaç hayat kurşunlandı Her anıldığında Bilekleri doyasıya öpülmeyen kız çocuklarının masumluğuna ağlanır Babam,şefkati uyutuyor toprak altında Ben,her gün kazıyorum Annem onun yastığına Hayallerini yatırıyor hâlâ Van Gölü’nün ayaz mavisinde Tüm vakitler pişmanlık Uzun uzun kaldı Kar altında donmadı Hep kırmızıydı yaralarım Baba,çekip alsaydın tüm renkleri üstümden Ey vaktine eşiklerde uyuyan ölüm Madem gün gelip geçecekti üstümden Arkaya dönüp duracaktım Gözlerini açmasaydın Madem gece basacaktı yetim ağzımı Tüm kelimeleri çekecekti nefesin Biraz daha konuşsaydım Ağustos sıcağı sesiyle Nasılsa her yaz üşütecekti uğunan kalbimi Dönüp geldiğin yer Bir mezara fısıldamış geleceğini Anneme sormadan Toprağa dokunmayı sevmezdi annem Yıllardır göğsünde bir avuç toprak taşır Bütün babaların Tanrısı Seni anlamamı bekleme Bu kırgın,kızgın ,tenha yerde Gözü açık Yüzü maviye dönük kalmış babamın Annemin ıslatıp taradığı saçlarımı getirdim ellerine Onunla uzamıştı Çerçevelenmiş hikayemizin sağında Taşlara sinmiş izine çekilen bir sığınmayım Yüzler geçti üstümden Kaç gövde tuttum taşlarken uzaklığını Tutunamadım ... |
hepi topu bir🤍