34
Yorum
89
Beğeni
4,9
Puan
2668
Okunma
Ayrılık avlumuzun kapısını gıcırdatmamıştı daha
Nar ağacımızın meyvesini yerken
Rengi kederi anımsatmıyordu hiçbirimize
Gözlerimi arayan bir babam vardı pencerede
Ellerimi tırmalayan bir kedim
Gün boyu süründüğü ayaklarımı
İstemezdi gece
Sırtını yaslardı göğsüme
Yaslanmak
Ömrüme biçilen Tanrı cezası
Bilmedigim bir alfabeyle büyüklüğünü kutsadığım
Beş vakit tesbihti parmaklarım
Sen öğretmiştin
Saymıyorum
Dönüşün için kaç tekrara içerlediğimi
Dikenli düşünceler
Varlığından uzak koymasaydı
Kazımamış olsaydı gamzelerimi yüzümden
Çocuklar büyük yaşar sevinçlerini derdim
Büyüttüğüm bir şey yok
Kirpiğime miras kalan özlemden başka
Hayata hazırlanan yanlarımız
Delik deşik bir arabanın altında kaldı
Kaç çocuğun dudaklarında kaldı vedalaşamadığı sözcükler
Bir namlunun ucundan kaç hayat kurşunlandı
Her anıldığında
Bilekleri doyasıya öpülmeyen kız çocuklarının masumluğuna ağlanır
Babam,şefkati uyutuyor toprak altında
Ben,her gün kazıyorum
Annem onun yastığına
Hayallerini yatırıyor hâlâ
Van Gölü’nün ayaz mavisinde
Tüm vakitler pişmanlık
Uzun uzun kaldı
Kar altında donmadı
Hep kırmızıydı yaralarım
Baba,çekip alsaydın tüm renkleri üstümden
Ey vaktine eşiklerde uyuyan ölüm
Madem gün gelip geçecekti üstümden
Arkaya dönüp duracaktım
Gözlerini açmasaydın
Madem gece basacaktı yetim ağzımı
Tüm kelimeleri çekecekti nefesin
Biraz daha konuşsaydım
Ağustos sıcağı sesiyle
Nasılsa her yaz üşütecekti uğunan kalbimi
Dönüp geldiğin yer
Bir mezara fısıldamış geleceğini
Anneme sormadan
Toprağa dokunmayı sevmezdi annem
Yıllardır göğsünde bir avuç toprak taşır
Bütün babaların Tanrısı
Seni anlamamı bekleme
Bu kırgın,kızgın ,tenha yerde
Gözü açık
Yüzü maviye dönük kalmış babamın
Annemin ıslatıp taradığı saçlarımı getirdim ellerine
Onunla uzamıştı
Çerçevelenmiş hikayemizin sağında
Taşlara sinmiş izine çekilen bir sığınmayım
Yüzler geçti üstümden
Kaç gövde tuttum taşlarken uzaklığını
Tutunamadım
...
5.0
98% (44)
1.0
2% (1)