YALNIZ'IN GÜRÜLTÜSÜ
Bunca eşkalsiz dudak arasında
En sararmış sözleri sarnıcında biriktiren bilge Güçlü ökçe seslerinden tanıdım seni Hayatımın kırıklarını tararken İnsan yorgunu saatlerin şekvasını anlatır oldum Yerin yedi kat dibine işleyen yürek ağrısıyla Dilimi sağıp Daralmış zamanlarda mayalanan Yalnızlığın soyuna bulaşmış huzursuz cümlelere Ruh üfleyen ağıtları Tutamaz oldum yüreğimin bohçasında Parsellenmiş duyguların izlerini kayda geçer harfler Paslı nazarlar hurdalığında Boz bulanık anılara düştükçe yolum Nabzını tutamam yaşamın ,cılızlaşır Bir pazar yeri gibi mağşuş Mutluluğu gıdıklar olur bazen ayak uçlarından Sesim sendeler gün ortasında Hüznümü kayırır en çok Ve göğüsler dostunu kara gözlü gece Munis bir kedi yavrusu oturtup gözbebeklerime Şefkati bir kına gibi sürmeye alışırım Öğrenmeyi ertelediğim lisanıma İçime süpürdüğüm ayrılıkların tozlanmasına Mahir bir hasta bakıcı gibi Yaralarımı yoklamana Aynada ruhumu sıvazlamana Ve hiç söylenmemiş söz Hiç yaşanmamış aşk gibi hikmetine alışırım ... |