SÖZCÜKLERİN YÜREĞİNDE PARMAKLARIM
Yol alıp başını gider
Ne vedayı kayırır ne kavuşmayı Hayata açtığım başlıklarla Kırgın bir ömür kıvranmış En çok Beni kıskıvrak yakalayan Çocukluğumla söyleşirim Kıvırcık saçlarımla oynarken Dudaklarımda uzun kalamaz kahkaha Kıvrılamaz da gözlerime Kalbimle kesişeceğinden Aklıma gelir İncir ağacından Asma bir merdiven gibi karşımda duruşun Azimle tırmanmamın İkimize de iyi gelişi Düşmenin telaşını yaşamak hele Tüm sevgi sözcüklerini hareketlendirirdi Her yanımıza tütsüleyip Ardıcın dallarına asardık Sonbahar ona da bize de uğramadan Özlüyorum Seninle uzun uzun cümlelerde kalmayı Soruları cevaplarla sakinlemeyi Delirtmeyi Meramı Kalbin secdesiyle oynamak olan düşüncelerin Bazen nefsim Bazen tövbem oluşunu dinlemeni Aklımın kulağını tutup Duygularıma yanaştırma çabalarını Bahçe’de gezinerek ders veren Ölümü, Korkunun elinden alan Hazcı’yı hafife almanı Yaşamın da ölümün de gölgesi insanın yüzündedir "Köylüler nasıl öldü"derken Varlığı terk eden gölgeyi anlatmanı Kargaların gezindiği buğday tarlalarında saklı Asil vedayı yakalamanı Şairin hüznüne diz çöken mutluluğu okumanı Niçin başladığını Niçin bittiğini bilmeden Yüzümüze yansıttıklarını betimlerdik yaşamın Zamanın ağzına İstemeden uzattığımız bir lokma oluşuna üzülürdük Senle konuşurken Noktasız cümlelere tutulurmuş dilim Şimdi parmaklarımdan saklanışlarına bakma Umudun eridiği an Yüzünün çizgilerinde Ya her şey Ya hiçbir şey olmak arasında gelip giderken Kara kuru bir daldan fışkıran çiçek gibi Kırılgan ama güçlü hissederdik Hasadını toplamadan ömrümüzün Güz uğramaz sanırdık yüreğimize Oysa günler Bizi birbirimize çekiştiren Vakur ve sahi eylemlerimizle Düşüvermiş takvim yapraklarından ... |