Dilekbulut üstünde bulut güneşi görmek için uzatıyoruz ellerimizi vuruyorlar kanatlarımız değse birbirine senin elin bana benim elim sana uzansa denklesek tahtaravalliyi ne sen düşsen aşağı ne ben yer mi birbirini bulutlar gözü dönmüş insanlar önlerindeki engebeleri ölümüne çakılmış kazıkları görür mü? kanar mı pembe düşlerle gösterilen oyuna Polyana hep mi güler penceresiz dar odada ağartılamaz mı karartılmış günler hep aynı yönde mi döner geç işareti otomatiğe bağlanmış kollar hiç şaşırmaz mı doğru yöne göstermeye çalışıyorum mavi göğü kara giysisini soyunsun istiyorum insan kurtulsun tutsaklıktan kara gözlüklü beyler de çıkarsın gözlüğünü kalsın ayağımızın altında basacağımız yer yeşerteceğimiz toprak! 11. 03. 2020 / Nazik Gülünay |