KavrukEksik susmaların kuytularında mavi bir giz yüreğime çalınan... Kavruk zamanlar boşluğu sır’rın Yüzüme çizilen duruluğu Göğsüme iliştirilen makam Her dönemeçte usul usul yanmakta duyduğum ses Bu yüzden bulutlanıyor odam gün batımı Yıldızlara karışarak göçüyorum sana Ayaklarımın altında koparılmış şehir Gözlerim çoğalan ışığın fırtınasında tenime gülleşen uyku Yaşayacağım duygular tülleşiyor özlemin kıvamına Ki,hep öyle bak bana kalbindeki yerimden Göğe havalanan derin bir lacivertten günü toparlıyorum Dağıtıp saçlarımı sıçrayan düşlere Biliyorum karanlık kara vakte çözülüyor Dilimde nil türküsü alevin ırmaklaşan yolu Gölgelere asılan ay ın kuş birikintilerine bak hele Mısralar diziyor dizlerime Ki,hüzünlü cilvenin sandığında beklemeli umut Senden önce gelmeyi isterdim sevgilim Uzaklar bağladı yalnızlığımın elini/ayağını İçimin çığlığında çiçeklenen sabah tozları Tohum olur dökülür iklimlere Söyle hadi şarkımızı Dudaklarımda rüyaların soluk alıp verişi Bir şehir böyle büyüyor işte Geçerken ay dürülüğü gözlerine Gülümsediğimde Zonklayan kül rengi kızılın ince sızısı Öyle yorgun bakma bana Ellerindeki mavilikle okşa saçlarımı Adını sürüyorum esen her yele Zeytinler koşuyor ... |