gecenin köşeleri yoktur ki jalegüzel çalıyor be elin yunanı elin yunanı güzel söylüyor ve gözlerimden önce ah... bakmayın siz benim öyle çakmağı paketin üstünde bir sağa bir sola devşirdiğime bu ellerimin ağlama biçimi ve şiir diye biliyorsunuz yoksa yalvarsanız söylemezdim ellerimin badem bakışlarından madem ki yaşlarından size ne. yaprak bile kıpırdamaz bir temmuz yaprak kıpırdamıyor malum kişiyle biz miko’da köşedeki masa uzun bakışlı yaslı saçlı zordan gülümseyen garson zordan gülümsediğimiz kadar hayata düşünün ona bile alışmışız şaşıra şaşıra dediydi bir gün ayşe artık hiçbir şeye şaşırmamayı öğendim bir şiir yazacağım dediydim ben bu sözü çok sevdim yapamazsın dediydi yaparım dediydim yapamazsın dediydi yaparım dediydim ve şiir diye biliyorsunuz yoksa yalvarsanız söylemezdim şiirin eteğine hangi hayatları diktiğimi size simsiyah… ah simsiyah ve ucu düğümsüz bir iplikle. iki votka dimi diyor bi de çerez ortaya iki buzlu rakı diyorum bi de peynir şuraya -kimseye evlat! kimseye o kadar güvenmeyeceksin- hep şaşıracaksın hep şaşıracaksın bir gün gelip artık şaşırmayacaksın o gün sen de bir mısra teyellersin belki miko’nun cam kenarındaki kenarında can yücel… can yücel adlı çok sıcak ama soğuk ama metal ama plakalı çok fiyakalı masasının bir köşesine ve bunu şiir diye biliyorsunuz yoksa yalvarsanız söylemezdim o çocuk ömrü billah tek sözcük yazamayacak hiçbir yere. geceyi diyorum ayşe’ye geceyi tutsam çekiştirsem dört köşesinden uzar mı anamın mis kokulu çarşafı gibi ütüye hazır bir sabahım olur mu bir gün benim de sessiz konuşuyorum sesli anlıyor ıssız iki ada cevap veriyor gözleri -gecenin köşeleri yoktur ki jale- şaşırmıyorum ve bir şiir diye biliyorsunuz yoksa yalvarsanız söylemezdim her allahın gecesi her allahın gecesi sövdüğümü ayşe’ye rakı geliyor peynir de ve elin yunanı güzel söylüyor be… ağlatıyor hıçkırarak yusyuvarlak bir miko gecesi daha ah kırış kırış ve çakmak çakmak ağlatıyor ellerimi bir sigara paketinin üstünde. JD on dört temmuz iki bin sekiz gecesi’ne... |
iki buzlu rakı diyorum bi de peynir şuraya
-kimseye evlat!
kimseye o kadar güvenmeyeceksin-
hep şaşıracaksın
hep şaşıracaksın
bir gün gelip artık şaşırmayacaksın...
evet artık şaşırmıyorum bile...keşke köşeleri olsaydı gecelerin de tutunsaydık bir yerlerinden...