Acının gidecek yeri yok
.
aramızdaki uçurumun adı yok gökyüzü daha büyük gözlerimden oysa kuşlara yer yok bu oyunbaz kafes, bu boyalı duvar, bu süslü ayna yetmedi yetmiyor, yetmeyecek ne kadar oyalasa da ruhlarımızı astığımız paslı çivi sallanıp duran havada girip çıktıkça selamladığımız kendimiz, o çok havalı hayat resminin gideceğimiz yerde karşılığı yok süzülüp gittin sular değdi ayaklarına kuramadığın cümlelerle devrilerek sokulamadığın ananın koynuna sokulur gibi gittin toprağın avucuna zamanın hükmü yok. yarım kalanı tamlayamıyor insan kendisi daha olmamışken dalda ham incir toprakta boynu bükük güne bakan, pişmek için bir ömür yetmiyorken kendi yarımına başka yarım arıyor ancak insan dışarısı toz, dışarısı kara bulut yüzleriniz silah sesleri dağlarda patlayan hala durmaksızın ölüyorken kadınlar ve çocuklar anladım acının gidecek başka yeri yok bu dünyadan. . |