İğde Dikeni
Yıktığım sarayların viranesin de, oturdum ağlıyorum
Yağmur yağıyor durmadan ıslandıkça çürüyorum İğde ve çam kokusunun telaşına düşmüşken Nefes almaya korkuyor, offf çekmeye utanıyorum. Hangi liman barındırır suya küfreden gemiyi Hangi bahçe büyütür toprağına küs çiçeği Gidecek yeri kalmayana yollar ne yapsın Yürümeye mecalim yok gözümde yolculuklar. Bir basamak daha çıktım böyle sessiz törensiz Arşa doğru yükseliyor acının merdiveni Düşsem yerle temasım belki yıllar sürecek Tırmanışım heybetinden hiçbir şey kaybetmiyor. Meylim tükendi artık bu dünya nimetine Açlığım susuzluğum merhabandan ibaret Gel demeye yüzüm olsa bir an bile zayi etmem Elimden gelen beklemek ömrümü harcıyorum. Sabrımı zehirliyor bu matem yalnızlığım Hasrete çivilendim zaman çekiçleniyor Yangınını çoğaltıyor sükûneti insanın Külümle yüzleştikçe yeniden yanıyorum. Yalnızlık viran ömrümde kırılmanın sesidir Kaybımı gaipler de arayıp duruyorum Beklediğim sen değilsin iyi haberin Kabul eyle çekeceğin her acıya talibim. Mıhlanıp kaldım geceye akıp gitmez karanlık Oysa akreple yelkovan kaçıncı sevişmede Ne bir af bekliyorum ne de bir fedakârlık İyiyim desen bana dağılır karanlığım... Barış Çelimli |