lîsan-ı hâl
düş’e kaldı düşlerim.
hiç’sel mekânlarda bir iç çekiş, dokunulmamış el gibisin. aşk sersefil âvâre, yollara vurgun. her sokak ve köşebaşında, sen varsın sanıyorum. yanılgı ve hüsrân arasında, gidip geliyor duygularım gündüz ve gece arasında. yani aşk; adını anarken şehrin sokak aralarında, bir yolcunun düşlerini omuzlayıp sırtıma, seni arıyor, aşk seni… sersefîl duygulara müstear sen: değil misin ey; her lahzâ adını anarken kendimi bulup kaybettiğim. eşyânın her zerresine adını koymuşken var’lığın, yok’luğuna râm olduğum değil misin sen aşk. en çok gel’sen olur, duymuyor musun ey, yok’a karıştı zaman. âvâre gecelerde uykusuz, her bakan yüzde göz, söylenmemiş söz gibisin. seni zaman’la bir anıyorum. adını koyuyorum zamana, hiç geçmiyor. kanatları hiç yorulmamış bir güvercin gibi, özgürlüğe adını koyan yanların var senin. yûsuf düşleri büyütüyorum sol yanımda. hiç acımıyor zannediyorum ama nedense hep bir yanımı acıtan aşk: sen… kulaklarımda dinmeyen ahenk. sesine sesim, sözlerime karıştı tek hecen. sana seslendim, geceler boyu belki gelirsin diye beklemek, yalân… ondandır bu arayış, uyanmak istemediğim bir düş’e yakınlığım. bir ömür uyumak adının her hecesinde, ölmek soluğumun soluğun değdiği yerde aşk: sana seslenmek senin adınla, hiç olmasan da var etmek seni, yaşatmak aşk ile… bilmek gerek bazen, söylemek istemesen de. sussan da geceler boyu, konuşmak yine seninle, sessiz hecelerde. bir sen bir ben bilirim okumayı oysa / ve öyle ya: anlaşılır bir lisandır söz ancak, aşk konmuşsa adı. rengini bütün renklere boyamışlığı, adını bütün adlara karıştırmışlığı bundan… ne kadar geç kaldık / ya da hiç gelmedik. Sanırım ki, kader bir bilmeceye benzer çözmeye çalıştıkça içinde kaybolunan paradoks. buldukça kaybediyorum seni evet. biraz yalan, biraz doğru. yalanlandıkça doğrulanan, doğruldukça, karşı(sı)nda eğilen mîm… |
sözlerime karıştı tek hecen. sana seslendim,
geceler boyu belki gelirsin diye beklemek, yalân…
Güzel bir emektir sizin için. Tebrikler.