tersine dünyaçöldeki kumların misli, sonbahar yapraklarının derin hüznüyle, seslendiğim aynalardaki yüzüm, karanlığa karışmış gölgem gibi, ruhumu kemiren habis örümcek, kanatlarında arzı taşıyan güvercin. pencereleri yol görmemiş evler; balçığa bulanmış yüzler sayıkladım, karda eriyen güneş; tersine dünya… sözcüklerden ve sözlüklerden yana; kurduğum cümlelere tezat, sensiz de yapabilirim kelimât. isyana müteşebbis âsî rûhum. yazdıkça bitmeyen sonu gelmez hikâye, anlattıkça uyutmayan masal, hicret ettikçe terkedilmeyen şehr/e benzeyen: sokakları evsiz, evleri odasız, odaları insansız / ve insanlar nasıl sokaksız kalırsa, erguvansız bahçelerde, buna benzer resimler çiziyorum, tersine dünya; kan revân palet… gözbebeklerinde seyrederken dünyayı, bütün yalanlardan azâde, sanki; ilk defa yaşıyormuş gibi sonbaharı, ve bir pazar sabahı, ilk defa sokağa çıkar gibi sevinçle; hiç söylenmemiş bir masala yumdum gözlerimi. en çok gözbebeklerinde ölürken yaşadım. tersine dünya; yaşanmamış masal… yapraklar vardı ayaklara takılan, bir rüzgar ile biçilmiş ömür. gölgesine takılıp kalmış rûh, gibi çilekeş kaldırım fâzıl. bir başım var; döndükçe dönen; dünyamın içinde kaç dünya var, kaç dünya içinde adamlar yitirilen. etime pençelerini geçirmiş ahkâm; sûretinden bîzârım, çıplaklığın kadar. sözcüklerim kadar sükûta amâde, tersine dünyâ; bilâ kelimât… şiir ve fotoğraf: mustafa nazif |
Yetkin kaleminiz daim olsun...
............................................... Saygı ve selamlar..