ÖĞRETİCİ OYUNLARokulun ilk ışıkları, itaatten yana yoksulluk gözlerim körebede saklı, ellerimde yakan top arkam-önüm, sağım-solum o bildiğiniz çocukluk … üstüme bir numara bol gömlek sanki, adam olacak çocuğun karakteri ne zaman oyun saatlerinde kaçamak olsam, düşmek kaderimmiş gibi tutarım evin yolunu ürkerek, kan içinde dizlerim kapıdan içeri girerim o an; gün gelecek der içimdeki ses, kanayan bir yaran gene olacak nasılsa bulamazsan ne yapacaksın, bugün üstüne düşen gölgeyi yanı başında kaybetmek korkusu birden, bir titrerim ki ne titrerim ellerine sarılır ellerim haydi; anlat bana yeni baştan derim, sevdayı, kavgayı ve onurla yaşamayı bilmeliyim yarın için bugünden, atacağım adımları ışığınla aydınlatmayı yoksa gittiğin o yollarda, seni nasıl bekler gözlerim özlerim canım çok özlerim şimdi …. mesainin son saatleri, ayak üstü yorgunluk acı kahvede kırk yıllık hatır, falım kendinden geçkin dün gibi bugün, gece gibi gündüzüm o bildiğiniz sarhoşluk …. ağzım açıkta şaşkın izlerken, birden kopunca film en heyecanlı yerinden bulamıyorsun sokaklarında romantikayı, iz yok zaten Kızılderililerden gerçeğe çarpılıyor gözlerin, diz boyuna çıkmış sefalet uyanıyor uykudan içindeki şiddet o an; gece yarısı en can alıcı yerinde iken sevişmenin, patlayan bir silah sesi damla damla kan gibi akmaya başlıyor oluklardan, yaşamının felsefesi meğer kalpazan bir öğretinin tam kendisiymiş bu cehalet oysa böyle bilmiyorduk biz, hayret haydi; alev gözlü güneş verirse sıcağını, günbatımında ancak yaşarız aydınlığını kader dediğin ise asla, açık deniz dalgalarında alabora olmak olmamalı ve karanfil kokusuna çekilmeli, çekilecekse eğer hasret oyundan bunu öğrenebildik nihayet şimdi …. CEVAT ÇEŞTEPE |
en güzel örneklerden bu şiir....
satır aralarına gizlenen hayat hala o kadar diri ve canlı ki...
okumanın şarhoşluğu bu olsa gerek...