Taş bize kaldı annegüneşi uyandırmaya gidiyorum anne görmemi istersin biliyorum kalbindeki lekeyi gözünü açmamı karartan bulutların yağmur durmasın yağsın içine kaçmasın onun da sesi bizim gibi suskun dağ başında yalnız ağaç kollarına alamıyor neşeyle çocukları yanından akan su durgun yük oluyor çör-çöp dereye dere yorgun içeri akıyor evlerin damından zehir her ne kadar dışarıya çıksa da duman gitmiyor başımızın dumanı bir deve açıyor ağzını ne varsa yutacak sanki çıkınımızda ekmeği kapmaya çalışıyor çocuk çikolata gibi zamanın sütünü sağanlar başka anne hakkı için sokağa dökülenler başka bir cop iniyor bazen sırtlarına yerde sürükleniyor insan kendi canını tepesinde taşıyan sebebi oluyor öldürülen kadının ah ali İsmail’ler köye kadar şehir anne, köye kadar beton ah gözlere para para giren toprağım ceviz ağaçlarımı sökenler buğdayı belinden kıranlar sardı ovamızı anne deniz onların, yamaç onların, güneş onların taş bize kaldı anne taş bize!.. 04. 12. 2018 / Nazik Gülünay |