PortreO kadar çoktu ki Masa üstü ışığın gölgesiyle yüzümü çizerdi karanlığına... Gelirdi ve giderdi renklerin hasıyla Bir sayfanın ayakucuna zaman Rüzgarın gözlerimi süzdüğü yere gece sevinirdi Bir şey vardı orada Sıradan serüvenlerin kök salmadığı fırçalarla Yüzüme Mayıs gibi dokunan O gün ki gibi hiç ölmezdi ayaklarım Uzaklarına.. Ruha şifa sözlerin imbiğinde heybetli deniz Ayakları dışarıda kalan gemiler sürüklüyor Kendime kalan yamaçların bulutlarını süpürürken vakit Açık pencereden iklimler sinerdi tenime Gelirdi yağmurlar Işığım gülerdi illede seni Ki,yaşamak başka neydi Sen orada Son damla gözyaşımdan göğsüme inen sevda Yıldızları bölüşürdük Gül açası sözlere kuş yapardık Aldırmaksızın uzakta kalan şeylere Yakınımız olurduk Koşardık gökyüzü Kadar.. Buğulu camların aynasında rüyalar Parmak uçlarında emeklemeyi öğrenirken Umut kahve saçlarımı tarardı ki -sorma- Sahi gün kısalırdı ne çabuk Nefesim duman olur uçardı yanına O kadar çoktu ki Merdivenleri çıkıp ayışığı uzattiğım Birşey vardı Şimdi sustu bahar çığlıklarını kırarak |