Yeşil yolOnlar bilmez, Benimle yürüyen zerrelerin günışığı tozunu Toprak parçasının içine aldığı ayaklar Yan yana düştüğünde bir çiçekle Gayrı ölümü düşünmüyorum sokaklarda Fotoğraflarda yaşıyor diz üstüne oturan insanlar Avuçlarım türlü ağaçların lezzeti Ki,daha bahar açar mıydı nur tanesi Tarlalara... Kıvrandıkça uzayan yol mum gibi yandığında Göğsüme çarpan çocukluğumun gölgesi yansıyor gecenin koynuna Sayısız rüzgar topluyorum Birazcık su ve yıldız Güneşe çıkarıyorum gökyüzü kadar mavi duvarları/ Duvarlarda gümüş rengi gemiler aklımın bulutunda Ki, Bulutlar insan öldürmüyor Anne Ihtiyar bile olsa aynalar/ Aynada incir ağacı ve seyrettiğim eğe..yaşını Silerken terhin gözümün Niharet,sacred bir yoldu aslında Kutsal topraklarda Içimden geçen kumaşların repel dokunuşları Yeşil elbise giydirir tenime Susarım çocukluğumu... |
GÖNLÜNE SAĞLIK...
..................................................... Saygı ve selamlar..