Senin Yokluğun
Bu sabah yine kokunla uyandım
Ellerin saçlarım da Gözlerin gözlerim de Eylül’ün bu son günlerin de Pencereden doğan güneş Yüreğinin sıcaklığı Beyaz tül perdemizden sızan, yazdan kalan bir esinti Cennet bu olmalıydı O sıcacık sesinle ’Günaydın Sevgilim" dedin yine Gün bir daha aydı Çok işimiz var kalk hadi Bugün pazar Çocuklar uyandı Sen Menemenl yapacaktın Ben çayı demleyip Peynir, zeytin birazda patates kızartacaktım Sofrayı kurarken. Çocuklar içerde birbiriyle kavga edecekti Oğlun, kızımı kızdırmış Saçını çekmiş Ne güzel taramıştım oysa Kızım geldi koşa koşa "Baba şu oğluna bişey söyle" diye arkana saklandı Baktım tebessümle Arkamızda koca bir dağ vardı Hep koruyacaktı O beceriksiz ellerinle domatesleri koca koca doğrardın Kabuğunu soymadan Gücenme diye seslenmezdim Olsun... senden daha güzel menemen yapamaz kimse... Mutfakta küçücük İşine gelirdi Kasten çarpardın bana Kirli ellerinle makas alırdın yanağımdam Tabi biraz nazlanırdım Çocukları bahane eder Azıcık şımarırdım Mangal yapacaktık Akşamdan alışverişi yapmıştın Maydanozu unutmuşsun yine.. Salata benden Etleri de sotelerim ben Oğlumun topunu Kızımın ipini Hamağı da unutma sakın Sen mangalın başına geç Ben etleri şişe takarım Kızımız ip atlasın Oğlumuz top oynasın Semavere de koydum çayı Etler hazır olana kadar demini alsın Sevmelerimiz, gülüşlerimiz, oyunlarımız, atışmalarımız, mutluluğumuz, şen kahkahalarımız araya karışacaktı Her sabah göğsümde koca bir taşla bu rüyayla uyanıyorum Ne yanımda sen varsın Ne kavga eden çocuklarımız Seninle uyanacağım Eylülleri Miskinlik yapacağımız pazarları Yüzümdeki tebessümleri Doğmamış kızımızı Doğmamış oğlumuzu Beni... Seni... Bizi... Tüm hayallerimizi Çaldın... Sevgilim.,... 30/09/2024 Süreyya Görür |