21
Yorum
54
Beğeni
5,0
Puan
2772
Okunma
menzilini yitirmiş göçmen kuşlara takılıp gitmişti düşlerin
elbet onların peşine düşecekti gözlerin
sen de gidecektin…
bir tedirgin ellerin duruyordu bu kentte
düşlerinsiz
bir de o temmuz yangınında küllenmiş türkülerin
biraz da kalmaya meyilli yarım gülüşlerin
ama
gözlerinsiz…,
geç kalmıştı aşk bize
ya da biz ona
öyle zamansız vurmuştu işte
belki biraz tekinsiz…
gidecektin
bir unutmak kalmıştı avuçlarımda
bir de alışmak yokluğuna
hem de vuslatı ümitsiz...
delilikle velilik arasında
kıldan ince
kılıçtan keskin o yerde
yandım günlerce
-üstüm başım kül ve pas-
puslu göğünü ağartmak için
bilcümlesini hatmettim aşkın
tekrar
tekrar
evvela hasretin her tonunu zerkettim tüm hücrelerime
her yokluğunu ezber ettim…
zordu elbet
mekan’dan çıkıp
zaman’dan aşmak
ve seni sensiz sevmelere alışmak
ellerini neyleyim
düşlerin göçteydi
yolu yarılamıştı gözlerin
oysa seni bütün bütün sevmekti tek derdim
ayırmadan düşlerinden
koparmadan gülüşlerinden
sevmek gibi sevmek işte
hani bedeni mülk edinmeden…
dedim ki kendi kendime
aşk dokunamasan da aşk
o şemsiyesine sarılsın varsın
sen hasret olup yağdığında
varsın ürperip üzerine hırka alsın
sen rüzgar olup adını fısıldadığında
nasılsa/ gökyüzü her yerde mavi
her yerde aynı kuşların dili
demem o ki
ey kendine sağır
bana dilsiz sevgili
seni sensiz sevmekte öyle ustalaştım ki
yanılıp gelsen
inan sen bile bozamazsın dengemi…
5.0
100% (34)