4
Yorum
14
Beğeni
5,0
Puan
460
Okunma
kırk yedi kişiydik sınıfta
en büyüğümüz sekiz yaşında -çift dikiş atilla-
tıp oynatıyordu cemil öğretmen son derste
o cuma
kapı açıldı kırılırcasına
gelen üç kişiydi ellerinde silahlarla
bağırdı irice olan
"çabuk sıraların altına kafasını kaldıranı yakarım valla"
dizlerimizin arasına soktuk başımızı korkuyla daracık sıraların altında...
"cemil sen misin"
ses yoktu öğretmenimden
başıyla yanıtlamıştı muhtemelen
"gomunistmişsin lan sen"
"yok kemalistim ben"
"bize maval okuma o vatan haininin şiirlerini okuyormuşsun sağda solda"
"o şair
ben öğretmen...
hem/ hain değil o aslında"
"kes bana o allahsızı savunma"
o zaman anlamamıştım yankılanan sesi
şimdi biliyorum namluya sürülen mermiydi
"son duanı et hadi gebertçez tüm hainleri"
"durun" dedi yalvaran öğretmenimin sesi
"silah olmasın
kan görmesin çocuklar" ...
"yeterince yüksekmiş hadi çabuk o zaman"dedi irisi
"manyak lan bu niyaziliği seçti" dedi öteki...
-anlayamamışlardı o ölürken bile öğretmendi-
"kalkın ayağa" diye gürledi
yine aynı sesti
kalktık korkularımızın kollarında
hazıroldaydık dehşetin kırılganlığında
gözlerimize baktı tek tek
salladığı parmakla gözbebeklerimizi büyüterek
duymuyordum artık hiçbirşeyi
anladığım sadece susmam gerektiğiydi
vurup kapıyı çıktıklarında kesif bir sidik kokusu yayılmıştı ortalığa...
gittiler
korkunun lanetini örterek yarınlarımıza
çocukluğumuzu da söküp götürmüşlerdi yanlarında...
o gün büyüdük
susmaktı büyümek öğrendik ve hep sustuk ...
-oluk oluk aktı kardeş kanları
bir eylül fırtınasıydı/ savuran kalan sağları
bizler o dönemin çocukları
hala arıyor çalınan umutlarını-...
cemil öğretmen
hiçbir bayrağa sarılmadı
hiçbir dava onunla gurur duymadı
o sadece kırk yedi çocuğun kahramanıydı
ölümü kayıtlarda sıradan bir kazaydı
o şair
hala vatan haini
ölüsüne bile çok görüldü
memleketinde bir çınar gölgesi
5.0
100% (6)