4
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
818
Okunma
Hiç dinmiyor gecelerin gürültüsü
Boyları kısalan sarı ışıkta
Duvarlara taşınan buğulu pencere
Yalnız bir ülkenin ayakları
Yanağımda gün ışığından sızan zeytinler
bunların hepsi senin bakışın
Kimsenin buluştuğu
Sürekli bu ağrıyı ruhuma koyan gemilerle
Deniz atıp dudaklarına
Kuşkondu ağaçlarına sarıldım
Sahi
Şu köşedeki bahçe söylendikçe bizim olan
Çıkarıp elbiselerimi sırtına
Düş kuran ay’ın terini siler
Durmadan karanlığı ısırıp papağan ağzıyla
Gölgene ses atarız
Aralık bıraktığın kapıda
Gülüşlerinle yüzümü yıka
Kabul
Resimlerini büyütüp gözlerimle/
Gözlerine kamp kurdum
Boşluğa akan şehir gibi bakma öyle
Göbeğimin üzerinde
Bir çocuk ağlar
Bir çocuk daha
Konuşkan sessizliğin inleyen adımları
Hevesli nilüferler yerleştirirken balkonuna
Göğün belini saran sözcükler
Takla atar toprağın üzerinde
Kendime gömülürüm
Anlarım
Melek kanatları üzerinde yaralı atı
Yatamadığım gecelerine aklımın kelebek uçmasını
Bak
Bir köprü kurulur
Bir köprü daha
Barış diye
Kimsesiz suların düş bebeklerini getirdim sana
Yüzünde ayağa kalkan vakit
Kuşlarla tünesin kalbine
Defterime beyaz bulutlar çizdim
Bir de..
Çarpıp kıyılarına dağılsın diye başında
Ince ince sana bulanıyorum
Düşürme
Bu geceleri
Bu sabahları
Bu baharları
Içimin son dakika sesleri
Paldır küldür yürürken yüreğinin adasına
Eteğimin ucuna düşen yağmurları topla
Kapat gözlerini ve
Uyan tekrar
Aynada kıvırcık sel
Gözlerindeki sisle sevişen
Parmak uçlarında dolaşırken uyanışım
Avuçlarında saçlarım
Say ki
Ufak bir deniz parçasıyım
Sen göğsümde atlas
Tara saçlarımı
5.0
100% (6)