Cumartesi'ye Gidiş Yolumuz Açık OlsunŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Postacısını Kaybetmiş Zamandayız.. Güzel bir günün ileri saatinde bir köşeye oturmuş sevinç, heyecan, özlem ve telaşlı duygularla düşünüyorum.. Düşünürken yüzüne düşen özveriyi, duyarlılığı, sorumluluğu ve sevimliliği hissediyorum.. Böyle olunca devrim hediye etmek geçiyor içimden.. Bolkeseden, vagonlar dolusu umutlar armağan ediyorum.. Oysa sen, hünerli ellerin ve muazzam düşgücünde kelimelerinle hayat verdiğin yaşamların varlığına dair mütavazi övgümü çok görüyorsun.. Oysa ben seni en çok o insanlaşma bilincinde düşlüyorum.. Bazı geceler birden, ansızın posta kutusuna düşen mektuplarımız gibi sevinçle düşlüyorum.. Emirgan’da martılara ve yolcu gemilerine seni anlattığım gibi düşlüyorum..İnsan birini böyle düşlüyorsa onun her bir harfinden ne cümleler kuruyor, ne öyküler tasarlıyordur en iyi sen bilirsin.. Olsun, özellikle bu Cumartesi bolkeseden vagonlar dolusu umutlar armağan ediyorum sana.. Bugece, annemin yıllar boyunca bana anlattığı en güzel hikayelerdeki gibi olmasını istiyorum.. Bazen aklındaki bazen sayfalarını nezaketle çevirdiği kitaplardaki hikayelerden.. Resimli kitaplardaki deniz fenerini yanaklarıma yakınlaştırıp denizin kokusunu başucuma bıraktığı gibi bir gece.. Hadi, sende yasla başını çocukluk omuzlarıma.. Cumartesi’ye gidiş yolumuz açık olsun.. ’’Her pepug kendi dilinde öter en iyi ve en iyi kendi dağlarında uçar’ derler Oysa dilden dile dolaştıkça büyür aşk yüreğinle şiirselleşir ellerine/ gözlerine değdikçe güzelleşir sen, yağmurdan sonraki ışıltı/ sabah olur/ akasya ve leylak kokularında sesimiz karışır İstanbul sokaklarında bolkeseden seviniriz gemilerin limandan ayrılışlarına Cumartesi’ye gidiş yolumuz açık olsun ..... Geçen hafta bir kargo aldım Deniz’den.. Kargo çok önce gelmiş aslında fakat postacı bana ulaşamamış.. Postacısını kaybetmiş zamandayız derken alıcısını kaybetmiş postacıya rastlamak ne tuhaf.. Yüzümdeki şaşkınlığa anlam veremeyen postacıyla bir anlık göz göze gelmemizin ardından yine aynı derinlikte anlamsız bir tebessüm içinde karşılıklı bakakaldık bir süre.. Deniz, bana nispet olsun diye Dostoyevski’nin Karamazov Kardeşler’i göndermiş..Virginia Woolf’un Deniz Feneri, Kafka’nın Dava’sı, Marcel Proust’un Kayıp Zamanın Peşinde’si, Albert Camus’nun Veba’sı ve Yalçın Hafçı’nın Şehla Balıklar Denizi’ini.. Her kitabın içine bir birinden güzel notlar yazmayı da ihmal etmemiş.. En çok ilgimi çeken bir notta şöyle diyor; ’.....Sesimin içiyle konuşuyorum seninle Cumartesi’ye gidiş yolumuz açık olsun’ Söylesene hangi sudan aktın sen böyle, hangi mevsimsin.. Eylül’le gelensen yapraklarımı birer ikişer dökeyim.. Temmuz’lu mevsimsen en çok sana susayım.. ..... Yazılmasa yaşanmayacak aşk kalemin gücüyle hayat bulabilir mi ve insan kendi yarattığı birine aşık olabilir mi yazıp da?.. Yazanın coşkusuna umut taşıdığı için mi yazılır mektuplar da?.. Bu kelimenin diyaloğunu kursam bir monolog uzar gider içimde.. Kendimi özlediğim bir kentte hangi diyaloğu kursam, kurgulasam hep bir monoloğa dönüşüyor.. Palyaço’nun trajedisi’ni okudum dün gece; Denizin altında yirmi bin fersah gitmesine rağmen Naitilus’a rastlayamamış..İzleyicilerin dediği gibi kırk vagonlu, kırk kompartmanlı, kırk kapılı bir kara tren gezisiydi hayatı.. Palyaço’ya üzüldüm sonra, İçimden sessizce Cumartesi’ye gidiş yolun açık olsun dedim.. Düşsüz bir uyku istiyordum..Uykumda kaçırdığım yağmura üzülmüşlüğümle uyandım.. Öyle sabahlarda bazı yaprakların tutabildiklerine bakıyorum.. Kimi yeşil, mavimsi, sarı damla. ..... (Söylesene hangi senden geldin bana.. Hangi sudan aktın, hangi mevsimsin böyle.. Hangi zamanın sevdası böyle; Umut mu özlem mi, yoksa beni sana bulvar bulvar, duvar duvar aşk mı yazdı?).. Aralık-Mart 18..D.G.
Sen bu şiirin en nazlı imgesisin
Rüzgar kaçağı yıldızlar gözlerine sığınan Saçlarında mimoza kokusu Bir düşü bir anda yaşar gibi Elimizde fırçalar boyalar sürüyoruz gökyüzüne Üstelik yağmur çiselemekte Üstelik Cumartesi Az sonra uzak sularda denizler menekşelenir İflah olmaz bir çağda Seni düşünüyorum/ yaşıyorum diye Alt yazı geçiyor ajanslar İçimden dışıma kuşatılmışım Tebessümüm de hayta bir rüzgarın esintisi Sanki suçortağım O kadar benziyoruz bir birimize Sen bu şiirde baharlar biriktirdiğim En olmadık mısrada erguvan kokan yanı Gözlerinden bakınca dünyaya Bir çiçeğe bölünmek Bir çocuğa Bir balığa Bir kuşa Aşk deyince Aykırı bir tarih gibi çarpar kalbim Avare kalbim Nergis toplar Bahçelerden Hesapsız ve koşulsuz Kirpiklerine bağlıyorum özgürlüğü Sen bu mektupta Gökyüzü boyunca sarıldığım dile getirilemez bir çekiciliği var gülümseyişinin Ey! tutkunun atardamarı Yalnızlıktan sararmış mektuplar Umut herşeyse Umud ediyorum ’Yan yana ayrı yazılır biz hep sımsıkı olalım’ -.Diyelim ki doğada dolaşırken karşılaşıveren iki farklı elementiz. Ama öyle gece evrimiyle değişmeyen türden.. Şöyle bir bakışıyoruz önce, melenkolik bir şarkı giriyor araya- |
Hangi mektup tutar ellerinden hangi çiçeğin kokusu ayaklarına dur der ....