Endişe
ağzında intihar eden vadesi dolmuş bir cümleyim
kalbimde kazı yapan bu sancıyı isminin verildiği sokağınıza terk ettim yüzünde’n aşk çalan bir şarkıyı üzerine örttüler daha reşit değilken sallandığım beşikte göğsünde dicle emziren mevsimler devirmiştim zap suyu serinliğiydi nefesim ikiye bölünmüşüm insan soyunda sabrımı ısıranlara kaptırdım hüviyetimi içi boşaltılan mezarın derinliğinde yok sayılan cumartesi. annemdi rüzgârın ritmine kapılan hayallerde emanet sevinçler salmıştım uzaklara vaktiyle rastladığım meksikalı köylüye özendiğim de olmuştu oysa demire şiir söyleten kawa’nın elleriydi geçmişim ateşe sarıldığım kadardı yanmışlığım biraz aşktan biraz da sevdanın kudretiydi eğilip bükülmüşüm... kuyuya aşk dolduran rüyada iki yiten endişeydik orkide kokusu sinen ciğerlerimden hep seni öksürdüm. ölürdüm sen içimden düştükçe parçalar halinde taştım dünyanın dışına kentlere yayılan yalnızlıkların arasından gözlerine nişan alıyor kimsesizliğim -beni sadece sen uyut bakışlarındaki çukurda…- Cömert Yılmaz |
Sahi neye dair?
Edebiyattan yana elbette çünkü burada varlığımın kayıt altına alınması sadece edebiyatla ilintili.
Görmezden gelinmekse...
Sağlık olsun Cömert Hocam.