sandalyeçeşmenin başında ağaç gibi duran masal ülkesi güzellik kaç kişiyi taşıdı omuzlarında kaç hüzün kılıfından çıktı da kayboldu sandelye iklimlerin deli bir tomurcukta boy atmasıyla alabildiğince gürken başım kokun/sesin rüzgar gülümsemesiyle estikçe yaşadığım sonsuz zamanda kaybettim kendimi kolum hayallere adım atarken avaz avaz aralık pencerelerde odan telaşları yerleştirirken yağmur bulutuna sallanıp durur mavinin uykusu çocukların dışındayız yerin/göğün oda da sisli bir aynayla yuvarlanıp sokakları döverken yürüyorum havada kanat çırpan kuş köklü aydınlığa dileğimi atlarla götürür ve bir horoz keyfince öter en güzel türküyü giydirir ceketin elim şakağımda gökyüzünü seyrederim öylesine derin içime biriken gemilerin izi kocaman denizlerde uyanmaya görsün tenimde duygular karıncalanır gece ve gündüzü tüketir yüreğimdeki ses zaman geçer çabucak düşü gerçek kılan varsan sen anla sağır günlere ağızsız değil kararlı yüzle dudağının kenarına çıkıp saçlarımı salmak ahh tozlanmış resimler karanlık eder beni ki, avuçlarında gümüş bir balık yolcuyken yollarına artık al beni her gece beyazla yoğurduğum rüyalara yoldaş ettim seni dört duvarlarda konakladım sevdadan geçerken anla. |
Şiirinizi Beğendim...
....................................... Bitmez selamlarımla..