mavi kankızıl saçlarını salla rüzgar çapkın bakışlarınla... ezberlediğim koku sessizliğin dalgalarıyla devrilirken gecem/e kanından mavi akan alevsin yüzüme uyku gözlerinden ve boşalan şiirlerin teninden sayıyorum seni sarıl... giz akımı aklın kulaklarında çoğalsın dudaklarıma aşk barış başakları büyüsüne gideceğin dağın eteklerine izi bulaşır ayaklarımın unutma -gül- yağmur ıslatırken kimsesizliğimi olgunluk gölgesiyim yolları sen/ben pekala... zamana sevda işlenircesine kurulan köprünün üstünde kendini bulamayan sevdayız biz tanığı uğultularımız yok mu deli bir yel bizi bize atan ve bir kuytuya bağlayan. ben ki sevgili bir akşamlık türkülerle arkadaş olmadım içinin titreğini sularıma atıp sakladığımdan beridir gökyüzüyüm. boş kalacak şehrimim aşklığı şu dar kalan sokaklarda anladın mı? anla! önüme düşen balıkları ölüme düşürdüğümü. şimdi koynundaki balığın deniziyim ben hiç ötekiler gibi bulutlarla oynamıyorum. ellerimde ellerinin izi özlem diye bağırırken -tut beni- sakın umursamaz saatleri biriktirme sabahın alnına yürü... çivilenmiş yüreklerimizde güneş mavi bir dağdır gecelerce öptüğüm/geleceğe yaşamın beyaz kanatlı atları yitik değil görüyor musun? bir yazgı var orada yüreğini bana açıl kurbanın olayım. |
emekle yazılmış,ilmek ilmek işlenmiş şiirdi