mavi kalemakşamlar bağırırken kaleme kıskacında toprak ay ışığıyla fısıldaş... su kamaşır üstünde gizli bir örtü olgun gölgeliğin buyruğunda şair değilim canım çeker imgelerime sığdırırım fırtınamı. birbirini iteleye iteleye oynayan çocukları ve bir parça yazabilirsem satır payelerime seni. ayak izlerinde dans eden başaklar hayaller toplarken biraz daha tanıdık gözlerinden saklını seviyorum sonranı sessiz konuşmalar vurdukça kaldırımlara maviyi... vakti hecelerken hasret öğreniyor gülmeyi yağmur dururken sükut nefeslerde dinlerken umut kokan kitapları derinlerde mehtap dolanır eteklere dalgalanır cennetin melekleri sayfalarda gün açar yüzlerde masada hikayeler sırtında kaç güneşler bu kentin bağrında ki,gözlerimde pencereler sen mavi kalemle çizerken ışığı bulutlar düşlere koyulurken fasılın ilminde arta kalan günlerde kuşlar didiklerken her cümleyi göz bebeğimden sevdiğin uçurtmalar yükselir göğün bestesine bak nasılda duru susarken çocuklar akarken sular harmanlı bahar boynunu uzatır içinde kurtsuz Elma ağacı şaşkın minik konuklar kimbilir özlediğin memleketi saatlere çiviliyorum çoğalarak girerken günler aynaya yığınca sözcük birikir beyninde bakakalırım cılız ağacın yanından suretine bütün sabahlar renginde akarken sabır uykularda çalkalanır boşuna değil bir çocuğu sende daha çok sevmeyi öğrendim. |