adı yok*yalnızlık kadar lâl; gözlerim... gözlerime şehir birikti, dokunsan yaşlar akacak, kalabalıklar misali. çöl yağdı gökten, kana susamış toprakta fidanlar, susuzluktan, göç mevsimine kanat çırpan; yorgun bir kuş gibidir artık... birikti gözlerime; şehir / ve şehre dair her şey satırlarda, tıpkı bir hüznün resmi geçidi gibi, şahmaran nöbetleri geçirmektedir. ey; gözlerine, nağme okuduğum güzel, istanbul seni sayıklarken, sen kim bilir, hangi rüyalarda uyuyorsun... rüyalar ki; içinde binbir rüya. gece ki; âfet-i devrân karanlık. sürgün ki, en çok galebe çalan yalnızlık. âh; kirlenmiş adımı kazıyorum duvarlara, yani o dibine çöktüğüm, zaman zaman tükürdüğüm, en çok yalnızlığı anladığım duvarda; yüzleri görmüştüm ya hani: anlamsız, duyarsız ve o hiç bilmediğim, gölgelerinin peşinde yitip giden suretler gibi, anlamsız başlar gördüm, başının içinde kaç baş kesilmiş... az kaldı bu şehirde adam gibi, rüyalardan kaç yorum çıkartan yûsuf. deryâyı bir dalışta geçen yûnus. gökyüzünü suya boyayan ressam. tanrıların kentinde; tanrısız, sırça bir sarayda dizleri üstüne çökmüş, gözleri arşa kenetlemiş âdemleri bildim. yakarmayı unutmuş dilleri, kömür. dokunmayı unutmuş elleri, çöl gibi. yorgun bir kuş yuvasına benzerdi kimsesiz evleri. kalmamış yani bu şehirde hiç bir şey, aslı gibi... bir tek kendine benzer yalnızlığım, adı konulmamış rüyalardan âsûde... 11.ekim.2007 mustafa nazif fotoğraf çekimi: mustafa nazif * "candîde " isimli kitabımın, arka kapak şiiridir. kitap hakkında detaylı bilgi için: www.mustafanazif.com |
gece ki; âfet-i devrân karanlık.
sürgün ki, en çok galebe çalan yalnızlık.
âh; kirlenmiş adımı kazıyorum duvarlara,
yani o dibine çöktüğüm,
zaman zaman tükürdüğüm,
en çok yalnızlığı anladığım duvarda;
yüzleri görmüştüm ya hani: anlamsız,
duyarsız ve o hiç bilmediğim,
gölgelerinin peşinde yitip giden suretler gibi,
anlamsız başlar gördüm,
başının içinde kaç baş kesilmiş...
yine mükemmel teb.ederim.