ÇOCUKLUKLA BAŞLAR KAYBETMELER
uçurtmasını elinden kaçıran çocuk.,
onun bir bulutun arkasına saklandığını sanıp ağlıyordu… oysa o gün., günlerden bahardı ve havada hiç bulut yoktu… , ince-uzun toprak bir yolda yürüyorum., iki yanımda sıra-sıra ağaçlar çaldığım ıslık donup kalıyor dudağımda., her taraf buz–her taraf kar… gözleri bulutlara takılı bir çocuğun., gözyaşları süzülürken gözümden uçurtma kuyruğu renginde., güvercin kanatları dökülür gökyüzünden… -ahh., bilmem neden., bu havalar hep yokluğumu düşürür aklıma böyle bahar., nasıl bir baharsa… ..., küçük sarı sandalını batıran çocuk., onu bahçedeki süs havuzunun sığ sularında arıyordu… oysa çocukluk havuzlarının., okyanuslardan hiç farkı yoktu… , çalkantılı denizlerde kulaç atıyorum., altımda filikası kayıp bir gemi baktığım her uzakta en kara bulutlar., kulağımın içinde fırtına sesi… birden anafor olup içine çekiyor beni., bin dalga şiddetinde bir dalga sandalsız kürekler akıyor her yanımdan., bütün duygularım alabora… -hani demiştiniz ya bana., mavi umut ve sonsuzluk rengidir diye artık hiç inanmıyorum size… ..., çerçevedeki resme bakan çocuk., orada uzun yıllar sonrasının kendi halini görüyordu… ama o resimdeki çizgilerde., kaybettiklerinden hiç iz yoktu… , şimdi haritadan silinmiş şehirlerde., hiç olmamış adresleri arıyorum yanımda kayıp bir çocuk yürüyor., ellerini sımsıkı tutuyorum… ne bir kuş var gökyüzünde aradığımızı soracak., ne de balık denizde ya maviler dersen., eline fırçayı alan üstünü boyamış istediği renge… -çocuğa dönüyorum birden., hadi diyorum sen uçurtma ol şimdi ben de bir sandala benzeteyim kendimi… ..., . . Artık gökyüzündeyiz., havada gene bulut yok… Denizlerdeyiz., bir süs havuzu gibi sakin denizlerde… Dört yanımızdan ipini kopartmış uçurtmalar., küreğini kaybetmiş sandallar geçiyor selam vererek… Ve arkamızdan., çok uzaklardan çocuk çığlıkları-gözyaşları geliyor., bulutsuz havaya yağmur., sakin denizlere dalga oluyor… Ve biz., hepimiz., giderek bütün gözlerden uzaklaşıp., kayboluyoruz… Cevat Çeştepe |