7
Yorum
14
Beğeni
0,0
Puan
895
Okunma
.
senin yorgun parmaklarından geçtim,
sesinin yalnızlığından,
esmer sakallarının diken bahçesinden geçtim, tüm güller kanadı
zamanın korku tüneli
çığlığım capcanlı avuçlarımda
geri koyun boğazıma, sesim büyük korkum benim.
şimdi oradan bir koyu bulut koy göğe
ben sana buradan bir adım yol
sağanak ellerin, hissediyorum
ceplerine sığmaması ondan
kıvranan bir yaz gecesi gibi
koynumda bıraktığın
bu taş
bu ses
bu sus
çok ağır
kan ve yalan
şarabın bardakta boğulma telaşı
çatalın ucunda uzanan o son,
o en tatlı, en vazgeçilmez parça
yüzüme aniden vuran,
nereden geldiğini kestiremediğim güneş parçası
cebimi nereye saklasam bulan ellerim ey!
dilimin asma kilidi düşer bazen
yıldırım vurur alnımın ovasına
omuzumu ovan eller ararım.
o çok güzel kadınların çok güzel evleri gibi
yalan bir gülümseme ile boyalı bi caddeden, geçen şehre bakarım
bir şey, ne olduğunu bilmediğim bir şey
unuttuğum ardımda
içimde ağırlaşan bu boşluk
tenimi inciten karanlığı gecenin
yine bahardan kesin ellerimi
kaldırın, göğsüme oturmuş yağmuru
suskunun kemendini çözün
saçlarım bir avuç özlem çiçeği
.