9
Yorum
33
Beğeni
5,0
Puan
1768
Okunma

Duydum ki
Haşredilecekmişim yokluğuna
İpe sapa gelmez isyanlarla ördüğüm şu saydam gölgem
Yaktığın ateşe meyledecek
Duydum ki Ebela, kulaklarım bir başka ihanetmiş hasretine
Fısıldayıp durdukça denizin dibine,
Yalnızlık şiirleriyle süslenmiş rıhtımlarına
Maviyi eskitip ıslak ve ünlemsiz bir gülüşle
Gözlerime mezarlar kazıp içine eriyeceğim.
Günaydınsız bir sabahı karşılayacağım Ebela
Günahsız bir türküyle anlatacağım özlemimi ışığına yokluğunun
Sisli bir sokağın kalbine sarkıtıp bana bıraktığın üşümüşlüğü
Kitaplar dolusu ağlayacağım anlamsızlığa
Ah bu nasıl bir yaşanmışlıktır, bilmekten yana değil intihar süslü bilincim
Ne yaptım kendime söyle Ebela
Ne yaptım da böyle sana karıştım fikirden uzak bir çaresizlikle.
Duydum ki ölüm o kadar korkunç değilmiş
Cehennem girdabı yokluğunla kıyasladıkça
Yaşlandıkça elzem bir öykünme tutuyor gönlümü Ebela
Kim yalnız ölürse sevdiğine gömülecekmiş
Duydum ki sana gömüleceğim seni çok sevdiğimden
Mutluluğun hazin şiiri gibi, imtiyaz bilmez yara sancısı
Bak bu deli hayat tarzı ne de güzel Ebela
Seninle her şey ne kadar da güzel
Parmak uçlarına ömrünün güzelliğini anlatan kelebek gibi
Titrek ve birazdan sonrası yokmuş gibi heyecanlı
Duydum ki ömür denen yol sevilenin saç teli kadar kıymetliymiş
Saçlarını ömrüme bağışlasana Ebela.
Yalvarsam yakarsam çelik ayrılığa
Erir mi kahrımdan şu çocuk seslerinin mümtaz huşusunda
Dönebilir miyim gençliğinin çoşkulu sokağının şu köşesinden
Kalbin en çok şurada mı atıyordu ne!
Güller açıyor hep, mevsiminden küsmüş yağmura sürünmüş
Ah tenime sevdalı düşkırık yaramsın Ebela
Yusuf’un kuyusundan nefsimi çektim, kirlettim çiçekleri
Dişlettim yasaklı elmasını günahın
Beni bana bağışla ve kendine göm
Beni unutma ve sana tutunuşumu hep hatırla.
Nedim KARDAŞ
5.0
100% (26)