Kaçış
kalemin kurşunu vurdu beni,
bir imla hatası gibi duruyor hayat, boyası yetmeyen Van Gogh’un resminde. kendi kendime dağılırsam işte bu kader, evi barkı, bir de uçurtması çizilince, herkes çekilir gider, yalnız kalır pastelleri olmayan bir çocukta keder. demek ki hayatta, ya pastellerin hazır olacak, ya da bir ayağın hayatın dışında olacak, kaç kapısı varsa kaçmanın, hepsini çalacak, ve bir gün yağmurlu bir rüzgârın, omzuna yaslanıp, soracak: bir bakışta kırılır mıyım? tutarsa ellerimden büyük bir parmak, adına hüzün derlerse, çizemezse ressam mutluluğun tablosunu, işte, işte o zaman bulurum, yalınayak kaçanları benden, kırılırım, bir bakışta, ölür giderim bir kaçışta. yanlış yağmurlarda ıslanmaktan, yaralandı sebebim, bu yüzden ebabil! ilk bana at hamallığını yaptığın taşı, sen ey kaçmanın ayakları, fırlat beni bir uçurumdan, azad et acılarımı, benle beraber gel ey kaçış, kaçışalım karşılıklı, birbirimizden. |