Hüzünminik taş parçacıkları savruluyor ayağımdan kara bulut bile yok gökte yalnız yürüyorum ellerini yanına al diyor bir ses içinden dilini çıkar gün altın sırmalı kaftan, giy sevdiğin bir soluk ötede düştesin sanma gözetliyor biri’leri gülüşün öyle geniş caddeler gibi kimsenin kimseyi görmediği vitrin önü kilometrelerce uzaktasın kendinden uzaktaki çocukluğun dil çıkarıyor sevdiğim bir soluk ötede ellerini sokakta bırakma diyor toz bulut olup karışmasın rüzgâra bir fotoğrafta donup kalmasın sevdamız eteğimize dolanan sırmalı kaftan ikimiz giydik sevginin hüküm sürdüğü yerde değil miydi saltanat yüzüme kim bıraktı hüznü.. 03. 05. 1986 / Nazik Gülünay |