Nehrin çehresinde mi seyredersin kendini
O da sana koşmuştu zorla aşıp bendini
Zikir çeken dalların yüzünü mü yıkıyor
Gece düşünden sonra böyle mi ayıkıyor?
Yaprağının yeşili gitmesin yeryüzünden
Gülücük yok olmasın serçelerin yüzünden.

Nehri öpecek gibi kimi an yaklaşırsın
Sonradan küsmüş gibi birden uzaklaşırsın.

Şimdi saracak gibi bana da uzanırsın
Yüzün kızardı birden ne için utanırsın?

Sabah rüzgârlarıyla aniden sararırsın
Dalların arasında ağ örüyor örümcek
Sonra yeşil olursun anlaşılmaz bir sırsın
İpine mi muhtaçsın derdin değil giyecek
Ağlarını ördüler mağaranın önüne
Yaşatıp erdirdiler sevgiliyi bir güne.

Bazen perde açılır gökte şimşekler çakar
Sakın korkma söğüdüm sana yakışır vakar.

Seni korkutur belki gökten yere haykıran
Yıkılsan da kalkarsın üstüne gelse boran.

Söğüt suyla yaşarmış yetişmezmiş çöllerde
Bir kaktüs olmalıydın ya da hurma ağacı
Söğüdü doyurmazmış günden yanan çöller de
Teklif edildi sana olmadın ya çek acı.
Görmedin sevgiliyi sen de benim gibisin
İnce gövden de saklı hasretin sahibisin.

Seni iyi anladım ah söğüt salkım söğüt
Sana kaç kez denildi dinlemedin hiç öğüt

Gelir miydi bir daha imkânsız biliyoruz
İnsanlık kurtulurdu yine de diliyoruz

Sahi bir yuva gördüm dalların arasında
Güvercin yavrusuna yiyecek taşıyordu
Bir zeytin dalı vardı barış kumbarasında
Yavrusuyla birlikte huzurla yaşıyordu.
Düşmanı kandırmıştı mağarada güvercin
Kokusunu mu taşır o yüzden mi sevincin?

Sallayıp saçlarını nehrin yüzünü okşa
Aslen size yakışır hoş sohbet ve temaşa

Belki bahsedersiniz insanlığın halinden
Güçlü güçsüz farkından hak hukuk ihlalinden…

Duydun mu salkım söğüt dünya bir garip oldu
Köle hapse attırmış kendi efendisini
Ormanlarla ağaçlar kuldan mustarip oldu
Rüzgâr da dağıtmıyor kalleşliğin sisini.
İsterdin benim gibi gelmesini tekrardan
Dünyamız kurtulurdu bu denli bir zarardan.

Türlü rezillik aldı zeminini edebin
Önemi de kalmadı soyun ırkın nesebin.

Neler oldu sana gül, neden yüzün döküldü
Yanaklarındaki allar birden bire söküldü.

Fesleğenler büyümüş köküne yakın yerde
Rayihayı içine çeker misin özlemle
Boyları kısaysa da şifadır birçok derde
Anlat neler hissettin paylaşalım kalemle.
Kokusunu taşırdı bilirsin peygamberin
Niye dalın sallandı olmadı mı haberin?

Sıcak yaz geceleri sabahlarım altında
Senin şevkini vermez pırlanta da altın da.

Konup göçen kuşların kanatlarında keder
Gelir dinlenir gider sana da dua eder.


Bilmem bana ne oldu her şey onu andırır
Toprağına yüz sürmek istediğim için mi?
Gönül nefsi belki de ancak böyle kandırır
İnanmadınız halâ ne edeyim yemin mi?
Çaresizim kurt gibi hasret emdi kanımı
Tutuştum yanıyorum yakacak da canımı.

Hayaline erince aniden hayal ölür
Aynı düşü göremez belki de ikbal ölür.

Peygamber zamanından bir şeyler taşıyorsun
Belki de onun için korkusuz yaşıyorsun.