15
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1700
Okunma

dört yanımız açık,
elimiz böğrümüzde
kalbimizde korkuların uğultusu
kuru derenin yamacında dikiliriz,
rüzgârlıyız dört mevsim;
dört mevsim sallanırız.
söğüt olan
servi duran;
kendini çınar sanan var aramızda,
soyunu bilmez
susmaz
ben kirazım- diye bağırır
ekşi erik ağacındaki yeşil çağla.
her fırtınada dallarımız kırılır
kökünden sökülür fidanlarımız,
sevmeye kalksak nar ağacını
zeytin dalını
bir gecede dökülür yapraklarımız.
yağmur ormanları nerede
biz neredeyiz,
kuru koruluğuz uzaklarda
kolay kolay görülmeyiz!
kıskanılır bizden güzellikler
su uğramaz
bulut geçmez
esirgenir sevgi;
korkuluk niyetine yaşarız toprağımızda
korkuluk gibi dururuz.
kurban olmaz bizden
adak da sayılmayız,
biz biliriz ne olduğumuzu;
ne ince bir söz alır canımızı
ne de keskin bir kılıcın onurunu yaşarız,
kör baltalar vurur boynumuzu.
işte bu yüzden kabuklarla örteriz gönlümüzü
bu yüzden kolay tutuşur yüreğimiz,
sesimiz de çıkmaz
dumanımız da;
ama sanmayın ki yanarken ağlamayız!
5.0
100% (1)