derviş demelerisenin saraylarda sultanlığın benim, bir serçenin açlığını dualamama hükmedemez zapta geçmez hamiyet ne emir keser onu,ne de gizli gözle görülmez zındık dersin ya bana bütün dillerden anlar tanrı kim tutturur kim tutturamaz bilinmez benim turablığım senin haşmetinden yücedir su sanırsın ya deryaları,dağları yarattığın dervişin elinde tesbih sana bilmecedir benim körlüğüm yol olur senin aydınlığına zifri karanlıklarda nasıl seçerim bir bilsen helalı bu kâinat bu alem,doğuştan bana tercümedir haramlara uzandığın için sana gecedir zaman bu herşey gölgelerin eğiminde gizlidir buyruk et de gör kudretinle tılsımı tohum eylesinler zerreyi o, kendi içinde filizlidir bütün ateş tanrılarının tutsan da ellerinden delidir diye ip’e gönderdiğin adamın divan-ı defterlere sığmayan bir söz çıkar dilinden kasım |