yüzünden, içime dökülen sımsıcak bir nehir vardı kelimelerle tarif edemediğim...
*************************************
ne inat denir aslında ne de kusur uyku bozukluğuma, uyuyamama sağlıklı sayıyor seni doktorlar biraz yorgunluk ilâve edip strese ’ zamanla geçer’ ekliyorlar eklem ağrılarına hadi biraz daha iltimas söndürsün ateşini diye iki hap tıkıyorlar boğazına ille de bir temas gerekmiyor birini unutmana
tamam seni hafife almam hataydı tüm yükünü boşaltmış zannetmem
ne çok kıskanırdın beni hayranlık dolu gururla izlerdim belli etmesem de çevremdeki kadınları bir bir temizlediğinde
beni, içinden ama çok sevdiğini biliyorduk ikimizde!
vazgeçilmez bağışıklıktın cigara gibi bir türlü bırakamadığım tütün kokulu bir alışkanlık prospektüsü henüz yazılmamış ilaç diye geçiyordu kayıtlardan günlüğe biri yaşasın diye biri yarım basıyordu kendini küllüğe!
bilsen ne çok masa kurmuşumdur anlaşılmazlığınla kaç kere, taammüden boğmaya teşebbüs etmişimdir yüzündeki acı tebessümlü inadı anasonla sonra... dudakucu çıldırtırca gülen bir resim ve en çok üçüncü günde bozulan perhiz yine dayanılmaz kıvamda bir iç yanma kendi kendini dolduran bilmeceler istemsiz üflenen meşâleler yine yürüye yürüye yüreğe mağlup o mücâdele ... tam anlatamıyorsun işte sanki aynayı öpmüşsün de ruj izi kalmış üzerinde ... her kapı çalışında çıplak ayak basar içindeki cam kırıklarına ...
arada yılgınlıklarım olmadı değil kaktüs mevsimlerim güllere kahrım papatyalara küsmelerim bir şey lâzımdı bana yaşar gibi bir ölüm iyileşmesin bir travma giderek çirkinleşmek sevecenliği mesela anason iyi geliyordu kalem ağrılarına bana bir şey lâzımdı bir avucutuya atıp darmaduman etsin içimdeki kileri ister topraktam mâmül ister bitkisel üretim ister denizden çıksın ister yağsın gökten adı, işe yaramasınca mühim değil bir unutma rampası olabilirdi meselâ iç yaralarını yok etsin yeter kökten
gerçekten sevmeyen bilmez ardında kalıcı hasar bırakmış olmanın keskin orucunu sen benden başka kimseyi sevmedin ve kimseyi de sevemezsin adam gibi ve unutmuş olsan ya da tümden kesip atsan arada arar, hâl hatır sorardın ! korkmazdın bu kadar, tekrar kanar ürkmezdin, tekrar kanatlanır kuşlar sustum tamam...
söylerdim satır aralarında sakın bulaşma aşkın yerini acımak alırsa söndüremezsin sonra -hiçbir sıvıyla/ boğar bitirir çâresizliği tüketir denizini umut unutturmaz inadı azdırır sadece sevgili ... yaşlanmak huzur doldurmaz kollara ve yıllar ve gençlik ve o hep zamansız ağrıyan insanın yirmilik düşleri hele küs sevmek? seni izansız hava sahasına dişlerinin arasına hapseden o paskara ... ah sevgili bilmem şimdi hangi denizin dargın desibeli çalıyor radyonda/ hafızanda ama işte o tuzlu yollardan geçilerek varılır o/tuzlu yaşlara!
hadi unutalım aramızdaki her şeyi sevgilim nasılsa " aramız buna hayli müsait" *
neden hep aynı meyhanede içer insan aynı filmi on kere izleyenler aptal mıdır ya da başka şey mi görür?
sevmek nefestir, aşk; nargilenin tütünü zaman bir karedir, aşk filmin bütünü ...
belki vazgeçerdim tümden siler atar topuk izlerini bir bir basamaklardan ölmek kadar ürkmeseydim sensiz yaşamaktan
hadi şimdi al eline elimi kırbaçla yalnızlığının asi tenini kimseye söylemem merak etme savunmasız bir masalı katlettiğini sen kahraman pinokyo hadi sırnaş aynalara hadi bozdur denizi!
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Unutma Rampası şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Unutma Rampası şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Beyaz güvercinin şiirindeki yorumda gördüğümde Unutma Rampası"nı çalayım demiştim ama gördümki şiir çoktan doğmuş bir de eklenti yapayım; aşk öylesine bir illüzyon alası içinde saklı selamlar
ben sizi sayfalarca yazsanız, saatlerce okurum. hem okudukça daha da lezzet alırım. bunu iyice anladım. şiir adına müthiş doyurucu bir gündü benim için. ve bu şiir öyle güzel noktayı koydu ki.
flaşları çok şiirin. otuzlu yaşları mı söyleyeyim, umudun ettiğini mi, peki ya aynada kalan o ruj izi geçer mi?
Sevgili Serhat Şair.. Endülüs'te şairler emirler kadar saygı görürmüş. onların altın çağıymış, belki de tek hak ettikleri gibi yaşadıkları dönem. şimdi bu sayfa Endülüs ve şair sen, o dönemde yaşamış kadar saygınlığı hak edensin. yolun cidden açık olsun.
bilenler bilir ki; bu gibi en az 100-150 şiir yazmışımdır. ama inanın ki bugüne dek kendimden hiç bu kadar ürkmedim. tarif edemediğim ve hiç de edemeyeceğim bir şaşkınlık içindeyim. doluluğuma denk geldi sanırım. ki: cidden fena olmamış.
öptüm.