Zerdeştin beş çayı
birinci bardak;
yoksul inzivamda kaşığın bardağa teması ağlatır yalnızlığımı hayra yormak lazımdı oysa ormanın homurtusunu sincapla ve ceylanla ikinci bardak; dökülen gazelle hak edilmiş bir hazan düşse de saçlarıma bu eylül de kimse çalmıyor kapımı ısrarla üçüncü bardak; koyulaşıyor çayın demi ormanın yeşili küt diye geliyor akşam ve evriliyor geceye hemen gizlemek için sincabın titremesini ceylanın ürkek hayaller saklayan gözlerini saydam ve karanlık abasıyla dördüncü bardak; buyur ediyorum en müstesna yanıma acıyı madem eylüldür ve madem matemlidir rabia soframda üstüne az ali şeriati okunmuş acı bir su ve yaprağına ıtrî üflediğim gül kurusu ne tuhaftır eşyanın ölümü söylesene be esma! .. beşinci ve son bardak; eylül dediysem elbet ihtilal ve muhtemeldir kürtçe tebessümün dudağımda diyalektik devinimi ceylan dediysem yine de korkmayın ey susanlar ölüm zaman kadar eski ve yalnızlığım kadar küflüdür ne de olsa.. .................................................... ve son yudumda böyle yutkunuyordu zerdeşt; durmayın devam edin cesedi cesetle yarıştırın istanbulu tokyoyla ve yenilin her sonuçta eylüldür unutulur herşey hayatsa yutkunmadır sadece bir yudum çayda... |
Kalemine yüreğine sağlık
______________________________Selamlar