12
Yorum
65
Beğeni
4,8
Puan
1222
Okunma

sıratlar vardı yollarımın üstünde
çağların ardında beklerdi sevdiğim beni
ayetler okurdum begonyalara
şarkılar söylerdim kırmızı güllere
delirirdi masal devleri
çıldırırdı cadılar
yüzün belirirdi sonra ağzında hande
güzel şeyler olacaktı
olmalıydı sonunda
kışkırtıcı bir şeyler seni her andığımda...
neyi unutmadıysam sana dair tutup ona döktüm içimi,
tutup döktüm gözbebeğindeki kedere gözlerimi,
direndim, gamzendeki rüzgara tutunarak.
anladım:
sana bakmanın manifestosuydu aşk.
sevda işte,
her gün biraz daha taze ve derin büyüyen,
büyüdükçe çürüyen,
dikenleriyle kalbimizi,
kokusuyla iliklerimizi
büyüleyen,
saklambaçımızı ve misketlerimizi üten sevda,
her sabah vird edindiğimiz ayet,
sızım sızım sızlatan dua,
asıp bir sarkıt gibi bizi hayatın boynuna,
acıtıp bizi hüzün ve hasret,
metrûk yollar gibi dağıtıp bizi yeryüzüne,
kurduğumuz düş,
büyüttüğümüz kâbus,
gördüğümüz rüya...
bir göze sürme çeker gibi,
bir içe kapaklanır gibi,
bir secdeye kapanır gibi,
durup gözlerine kapandım.
kasabada yağmur,
alnımda rüzgar,
biraz heyecan tortusu,
ağzımda biraz dünya,
biraz cennet kokusu
anladım doğruydu aşka dair söylenen her şey,
aksi çıksa çıldıracaktım.
yeniden dirildim o an,
avucumda terden bir dünya,
ağzında babasının ağzı,
babasının ağzında sürgünün kekre sakızı,
ağzı erguvan o kızın,
ve o asaf kadının mahzun gülüşlerinden bir hayat derdim.
kasaba girişinden,
belediye meydanından,
bahçe uğultusundan,
şehirler arası yollardan,
sevdadan,
heyecandan,
artan kırıntılardan kırık gülüşler ördüm.
derken çaldı o bitimsiz teneffüsün zili,
o son otobüsün kornası,
son vapurun düdüğü,
başladı son trenin son istasyondan ayrılışı,
müeddep sevdasına kötürüm yaslar büyüten anneden,
zeytini anımsatan gözlerinden
kızının,
işvelerinden,
çiçek çiçek gülüşlerinden,
ağzındaki sakızın balonundan
ayrıldım işte ,
çıkıp ayrıldım pusat diye saklandığım o evden;
kendimden.
anladım kabuk tutmazdı
sağalmazdı bazı yaralar.
vustlasızdı bazı sevdalar.
ve hep yağmurca kadınlar büyütürdü
o hiç büyüyemeyen kasabalar.
anladım,
pileli bir keder,
kahverengi ince bir beldi sevdiğim.
gözleri siyahtı geceden,
kirpikleri aşktan,
ayrıldım
bin yıldır beni bekleyen o yerden.
5.0
95% (20)
1.0
5% (1)