Senden nefret edenleri sev; iyilikten başka üstünlük alameti tanımıyorum. -- ludwig van beethoven
Rampaların Ustası
Rampaların Ustası
@hasan-abi
VİP ÜYE

belediye otobüsünün camına başını dayayınca annesini özleyen olağanüstü çocuklara

31 Temmuz 2016 Pazar
Yorum
Şiirgram

belediye otobüsünün camına başını dayayınca annesini özleyen olağanüstü çocuklara

( 10 kişi )

12

Yorum

23

Beğeni

5,0

Puan

1590

Okunma

belediye otobüsünün camına başını dayayınca annesini özleyen olağanüstü çocuklara

masmavi bir deniz ve bir peygamber vardı Yunanla aramda
önümde hafızası tıklım tıkış bir sahil
kafakağıdımı almamıştım evden kaçarken yanıma
karnım açtı ve tuzlu sular akıyordu
üzerine beddualar okunmuş musluklardan
tekin değildi sokaklar
üç kişiden biri polis biri hain biri ajandı
ne çok yasak vardı kütüphanelerde minberlerde
kâbus gibi çökmüştü halkın üstüne eylül apoletli paşalar
ve ne idüğü belirsiz Çernobil...

devlet yıkıp devlet kuruyordu kuytularda insanlar
takatim yoktu anlamaya su satıyordum ağzı kurumuş ağustosta o vakitler
ege denizini doldurup zarfa babama yollamıştım
güzel cümleler aşırmıştım Seyyid Kutup’tan
Sezai üzgündü Zarifoğlu ayrılmıştı aramızdan
saçları kıvırcık bir kız vardı bir de adı gamze
Minik Serçe’nin konserine gidiyordu
ve Galatasaryla akrabaydı
bense fazla taşraydım omzumu döven saçlarımla
bakamıyordum gözlerine
Mustafa Denizli’yi biliyordum ama
habersizdim Çeşme Antik Hava Tiyatrosundan

bir gün haber geldi memleketten zarfta annemin münbit gözyaşları
sokaklar tekin olmasa da gurbet betermiş
ve insanlar pencerelerine naylon çekerek korunuyorlarmış Saddam’ın gazından
geceleri Ahmet Kaya şarkılarıyla barikat kurup Ahmed Arif’in prangasıyla tutunuyordum hayata
kötü sigaralar içiyordum ve korkuyordum yeni patronumdan
Godoto’u bekliyordu birileri
benimse acelem vardı kurtulmak için yalnızlıktan
herkesin elinde kola şişesi ayağında şort vardı
bense koyu kederler demliyordum gönlümün semaverinde
ayağımda soluk bir pantolon
utanıyordum çünkü komşu dükkanlarda çalışan güzel kızlardan...

Mezopotamya kaynıyordu ve İzmir’in umurunda değildi
çok zoruma gidiyordu
çünkü bilmiyordum haritada yurdumun yerini elbise yıkamayı
bir gece dolanırken gecenin bağrında üç kişiydik
durdurdular ve devriye devriye baktılar yüzümüze polisler
"nerelisıniz gençler?!" dedi en çirkin olanı
"Ankara!"dedi Ahmet
"Çorum!"dedi doğan
"Batman!"dedim
"Gel bakalım şöyle sen, ne işin var bunlarla?!" diye aldılar malum torosa
"Beraber çalışıyoruz aaabi!" dediyse de dinletemedi Ahmet Usta
üç gün soruştudular
üç gün aç kaldım
üç gün ağladım on dört yaşımda
Çeşme’de kale altı karakolunda
çok hırpaladılar
çok küfrettiler sebepsiz
hiç biri işlemedi suskunluğuma...

çıkar çıkmaz nezaretten dönmeye karar verdim
adım dahil herşeyim unutulsun diye geride bıraktım Yunanistanı
biraz da Ruslarla bir olup çıkarsınlardı o yakut koyların tadını
kirlilerimi albümümü ve "kolay ingilizce öğrenme" setimi...
bağışlasın kaytan bıyıklı pazarlamacı ödeyemedim son iki taksidi
zaten hiç öğretemiyordu ingilizceyi
aksak türküler ıslıkkayıp atladım kara trene
salavat getirmeyi öğrettim yol boyunca kompartimandaki yaşlı kadına
kucağımda Dostoyevski öğrendi de yaşlı kadın bir türlü anlayamadı
söyleyemiyordu çünkü müsait değildi dili
taşıyamıyordu hançeresi çöl ezgisini
meydanlara gidiyorum meydanlara
yolculuk nereye diye soranlara
meydanlara gidiyorum ki joplar kurşunlar süreyim yaralarıma
beni kimse anlamıyordu elbette
iğdiş edilmiş imgelere abanmıştı o yıllarda şairler
ve kanlı öykülerle uğulduyordu meydanlar...

sokağımızın başı tutulmuştu her zamanki gibi
bir türlü anlatamadım derdimi
sırtımdaki çanta kırmızı gömleğim ve beyaz ayakkabım yeterliydi suçlanmama
ağız dolusu küfredip kıydılar sevincime
ben bırakmıştım meğer Dicle’nin kıvrımlarına o yasak bildirileri
üç gün aç bıraktılar özel harekatta
üç gün dövdüler yeniden eski yerlerimden
üç gün küfrettiler yaralı yerlerime
nihayet çantamın dibinde bulunca delinmiş tren biletini
bıraktılar cemaatsiz sabah namazanın gölgesine
annem sadece sarıldı
üç gün konuşmadı
üç gün söylendi jopun işlemediği yüreğime
dağıtmadığım bildiriler hatrına...

biliyorsun işte anne
bir kez olsun "çıkar ulan kimliğini" denmeden
dövülmeden
aşağılanıp tartaklanmadan
paletlerle ezilmeden
kurşunlanmadan
geçemiyoruz öz yurdumuzdan
anne sana aşk olsun
bak olur olmaz dolduruyorsun gözlerimi yine
rahat uyu!
iyiyim. vallahi bak iyiyim.
salatanın suyuna ekmek bile banıyorum daha ne olsun...

Paylaş
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiiri Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (10)

5.0

100% (10)

Belediye otobüsünün camına başını dayayınca annesini özleyen olağanüstü çocuklara Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Belediye otobüsünün camına başını dayayınca annesini özleyen olağanüstü çocuklara şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
belediye otobüsünün camına başını dayayınca annesini özleyen olağanüstü çocuklara şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Alev-i hüzün
Alev-i hüzün, @alev-ihuzun
4.7.2024 11:02:41
5 puan verdi
...bin ağlamak gelip oturur boğazıma ve bir daha
geçmez anne elleriyle yapılmış salatanın suyuna banılmış lokma.

Selam ile...
Rampaların Ustası
Rampaların Ustası, @hasan-abi
26.7.2023 00:58:32
Sabahtan beri ağlayacak dulda arıyordum. Mutlu musun şimdi:(

(İnsan sadece annesine ağlamalı zaten…)
farzımuhal
farzımuhal, @farzimuhal
6.8.2016 12:47:45
Çalıksız ovaların çarıksık haykırışları mıdır Boğaz'ıma düğümlenen şiir sonrası
Otuz küsür yıl öncesiyle sonrasını bağlayan bu çilenin adı neydi bilmem ama
Sen faili meçhul de ben soykırım ne farkeder
Ağlayan anaların gözyaşında kahrolsun gönüllü zalimlerin meşru (!) işkenceleri

Yalnız merak ettiğim suyuna ekmek bandığın salatanın domatesleri organik mi hala
Yoksa onlar da mı post modern , onlar da mı kazib kırmızı..
Filiz Şahin.
Filiz Şahin., @filizsahin-
3.8.2016 12:22:02
şiiri okumadım
başlığı okuyunca
üniversite sınavının olduğu günün akşamında Ankara Güvenpark'ta patlama olmuştu ya
genç bir çocuk patlamadan az evvel telefonda annesine " geliyorum" deyip de evine hiç varamadığını ...


başlık okumama izin vermedi, affola





Etkili Yorum
chaotica
chaotica, @chaotica
1.8.2016 10:54:04
Yüz yıl olmuştur herhalde az biraz hatırlıyorum; bazılarının umurundaydı. Benim umurumdaydı. Kültür Merkezi'nin hem inşaatında hem müzik grubundaydım, umurumdaydı. Uzun saçlı, küpeli, daha beyaz, cılız, hareketli batılı bir çocuk olarak umurumdaydı ta ki en devrimci olanımızın bir hainin yerini tutmayacağını yüzümüze söyledikleri güne kadar, onlardan olmadığımızı yanağımıza aşkedilen bir tokat gibi öğrenene kadar. Onlardan olmak da neyse? :)) Yer değiştirdim. Tebdil-i mekanda ferahlık vardır. Doğanın kanunu bilirsin, enerji asla kaybolmaz.
Reyna Güneş
Reyna Güneş, @reynagunes
1.8.2016 01:30:46
Beni bir kere dövdüler çok gözlüklüydüm
daha bere giyiyordum bıyıklarım da duruyor
büyükdere'de dövdüler emirgan ve birileri
geceleyin dövdüler dişlerimi tükürdüm.

Bu gece hep Attila abi.

Ve yine kalmış aklımın bir köşesinde
demişti ki bir abi;

Çok dövüldüm ama çözülmedim
çözülmedim inadına.

Annemiz rahat uyusun.

Salata ve suyuna ekmek banılıyorsa...
İlfan
İlfan, @lfan
1.8.2016 01:22:47
5 puan verdi
Olsun ana yüreğidir dayanamaz ayrılığa hernekadar sen iyiyim diyorsanda
ana yüreği hisetmiştir çektiklerini ve salata suyuna ekmekbandığını bilyordur
n e. m
n e. m, @n-e-m
1.8.2016 00:59:50
5 puan verdi
Ne çok yaralandı umutlar, ne çok ekmek katıksız kaldı.
Yorgunuz asırlardır be abi...
küsss
küsss, @kusss
1.8.2016 00:01:44
Cook anlatacak şeyi var daha bu abilerin.. sussa şiir, yazsa şiir. Hazırda duruyoruz. Yazsam diyorum bi şeyler, ne yazsam yavan ekmek. Salata suyu bile yok üstelik. Susalim.
Etkili Yorum
Uyumsuz_PenGuen
Uyumsuz_PenGuen, @uyumsuz-penguen
1.8.2016 00:00:04
yarim ekmek dönerle doyanlarin baladı...
AZAP
AZAP, @azap
31.7.2016 23:29:10
5 puan verdi
evet dost bu vatanın evladı binde bir nasiplenmedi bu ülkeden dönmelerin nasiplendiği kadar her yer onlara ve satılık şerefsizlerle dolu kutlarım bu haykıran yüreğin sesini kal esenlik içinde...
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.