Tırtar / Ali Okulu
okuma-yazma bilenler, başkaları adına da
mektup yazıverirlerdi askerden babasına yavuklusuna ya da babasından o(ğ)luna ya da babasından asker oğluna; “sevgili oğlum nasısın-eyim(is)in eyi olup şen günner geçirmeni bizleri yaratan Ulu Tanrıdan dilerin bizleri soracak olursan hamdolsun vücudumuz sağ, sıhhat ve afiyetimiz yerindedir buralardan havadis soracak olursan ha! “Şükür emrine” deyip yaşayıp gederiz işde yanında bu yakınnardan kimse var mı sen de oralarda neydip nişleyosanız yaz Allah hiş birinize sıkıntı vermesin hepinizi Yüce Mevla’ya emanet ederin hepiciğimiz selem eder gözlerinden öperiz deden, eben, anan da mahsıs selem ederler oğlun seni öğsemiş “boba ecele gel” deyoru ……………… üş tene guzumuz oldu bitecik de o(ğ)lak var ine(ği)n buzalamasına taha çok sen de oralarda ne gibi bi havadis varısa bize bildir gomutannarına dıgkat et üf bile deme toh dedirtme eller esgercilikten ba(h)sederkene yutgunusun demedi deme bunu yazan halan olu Hasan” diye devam eder gider sağ salim bir haber olmadığından ölenden galandan, düğünden-nişandan katip kendisinden selam eklemeyi de unutmaz muzip bir şeyler yazmışsa dediklerini sıralarken orasını okumaz, arka sayfadaki boşluğa askerin, yüzünü bile görmediği bebeğinin ellerinin resimleri ya da köyde koyup gittiği sevdiğinin öpücük izleri; ... olmazsa da bir tekerleme, şiir yada mani “emmi oğlun fadimeye baygınmış• elifçe gız mehmedine caygınmış kızlar arasında adın yaygınmış köyde gelinlik gız azalmadan gel” ya da bağrı yıtarcasına bir isyanla kahredercesine kadere “gel yüzatmışüş gün, sekiz saat onyedi dakika” gel teskere bizim bölüğün yarısı okuma-yazma bilmeyo epili gişi "Ali Okulu’na" gediyo kimi benim gibi az-buçuk “esgi yazı”yı söküyo ekseriyası zır ca(ha)l; ne esgiyi, ne yeniyi biliyo Allah var ya…. biz bi-haş gişi yeni yazıyı hemencik sökdük eline bi-ğalem kıyat alan peşime düşüyo “-memlikete bi nekdip yazıvi” eh Alla(ha)a şükür, elimden geldiğince dilimin döndüğünce karalayoz bişiyler, kimi bu işi paraynan file yapıyomuş emme yokarda Allah var, taha bana kırtıklı ğuruş nasip deği(l) olmasın da, neneyen Allah razı olsun deyvidiği yeter neneyen.. neye dersen, Allah bana bunu nasip etmiş, ha eyi kötü elimizden geliyoru bi maliyeti-mesarifi, fiyeti yok, akcak deği(l), kokcak değil.. emme gel gelelim işde öyle deği(l) emme bana nekdip yollaycakların hiş birinde ne okuma ne yazma var o yüzden belki benim hiş nekdibim gelmedi annacan, onun yerinde ben de olabilidim emme eyi, emme kötü, öğrenmişiyiz katip olcak değiliz, emme ıçcık dıkkat edilivise öğrenilmeycek bişiy dee(ğil) gel gelelim cahıllık zor iş, geddiğin yeri bilmen gördüğünü annaman bi nevi goyun! mel-mel bak dur neyise! yazıyokan eyi kötü dutturuyon açcık onun dediğinden, ne yalan söyleyen açcırık da gafamdan uyduruyon bazılarının nekdibini okuya-okuya ezberledim valla hep aynı şey, emme yeni ğelen bi nekdibi hadincik sökemeyon Kürt bi arkadaş var; bizim goğuşcu, sarı mı sarı üsdüne üsdelik adı üsdünde Üseyin Kara, üsdelik gök gözlü, resmen cam göbeği, parıl-parıl emme gelen nekdip; “-olum üseyin, selem eder, gara gaş gözlerinden öperin” deye bi başlayoru, dedesi, nenesi, anası, gardaşları ardından emmileri, halaları, dezeleri onnarın çocukları, hatda torunları köyün üs yandan bi başlayo, a(l)t yandan çıkıyo herkeş tek tek “selem eder gara gaş gözlerinden öper” deyelek bitiyo” selem edenner, yani adı geçenner nekdibin yazıldığından habarları var mı gerçekden selem ediyollar mı bilemecen aslı yokdur emme neneyen ne üsdüme farz hinci köyü yadetmesine yetiyo değil mi vırt vızırık gerisi Şükür. DİPNOT Ali Okulu: bilmeyen askerlere okuma-yazma öğretilen kurs, kursa katılanlar içinde ali isminde daha fazla kişi bulunduğundan bu ismin verildiği söylenir. ekseri: genellikle, çoğunlukla kiyat / kıyat :kağıt açcık :azıcık, biraz aççırık : az, azıcık, azın azı hadincik : ha deyince, hemen, az zamanda gök: mavi |