AyakkabıAyakkabı bağcıklarından asılıydı “geçi gönü”nden babamın çarığı eğrede ebem “ha bi yadiğer” demişti "çatı çatılınça mıhlayıvıdı Melid Usda" “çarığı keyen bilen mi var hinci” saçakda nazar boncuğu kimde? hiç çizme olmadı bizim evde eğrenin ucunda küçük bir tosbağa kurusu iki deve boncuğu yanında bir de “gök boncuk”, “nazara birebir, gök-göze eyi geli”rimiş de “Allah gök gözlülerin nazarından emin eylesin” diye “Amin” der, elimizi yüzümüze sürer ne dualar okurduk.. agamdan bana intikal ettiğinde daha doğrusu, ona yenisi alınınca artık benim olan “yirik papba” ya tığ, piz ve mumlu iple özene bezene yorakla yama dedemde kimbilir daha ne hünerler vardı “yesyeni oldu meh bakalım ağğa” diye keyf bağışladı “agayınkından gabadayı hemi” inandım, itiraz aklımda olmazdı “-böyüdün” dedi, büyüdüm kasaldım.. yorak yamalı pabuçlarımla birkaç numara büyük de olsa “seneye de keyersin” dedi.. ayak parmaklarımı bükerek yürüdüm. bir de söğüt dalından at” düzüverdi “daahh” dedim, yarışa götürdüm el sırasında güya; atı olan yeniyetmelerden olduk gemi azıya aldı “söğüt dalından düldül” de kendi çıkardığım "gopuduk, gopuduk" sözde nal sesleri eşliğinde dört nala sürdüm.. komşu evde iki mes lastiği vardı Köse Memed, Kısır Aşası Çoban İrbemin ayakkabısı yazın toz-toprak dolu kışın çamur olurdu kepenek cabası harman geçeni bayrak asıldı komşu saçağa ardından davul zurna ortalık şenlendi, görsen bi! komşuya bir mes lastik daha geldi tabanı kösele topuklu “gacırt gucurt” ses çıkarır her sekişte cangır-cungur "beşibiryerde" her şeyleri yeni.. kahkülleri kesildi Esme gelin daha; o anası evindeki mavi laylom pabuçlardan giymedi.. ahıra, ağıla inmedi. süpürmedi, yemlemedi, sağmadı Halıcı Memet ödemiş dediler “başlık”ı gelinertesinde eve tezgah geldi.. mengene kuruldu; direzi gerildi modele baktı düğüm attı “küt” “küt” “küt” kirkit vurdu halı dokudu peynir yoğurt çalmadı, aş pişirmedi beline inen sekiz belik saçı örülmedi gün gelip bizim saçağa bayrak asılınca kına yakılacaktı sarı saçlarına kepeziyin iki yanında ayna yedi renk poçu bir de kösele tabanlı mes alacaktım sana ama tezgah kurulmayacaktı asla ne seninkilerin, ne benimkilerin adı çocuklarımıza anam anasının adını verdi de n’oldu genel olarak kabul görmedi “Dudu” babam öykünüp bir radyo sanatçısına “Nejla” koymuştu bebeğimizin adını küçük kardeşime göre “cezla” bir sonrakine de “Gülcan” hazırdı değmedi yaşına “nazar” değmiş siyah saçlarına gülen gözlerine kara yundan çorap örüldü “beş şiş”le babamın baş yastığının içinde bir de; bir bukle saçı çaputla bağlı kim bilir daha ne vardı içinde o yastığın muradım…; muradım? sen’din! oysa sen; şehre gelin olma sevdasındaydın sen gelin oldun ben elin! canın sağ olsun! sana dualardayım umarım mutlu olursun.. |
Fotoğrafın anlattıkları, düşündürdükleri ve etkileri de çok derin izler bırakıyor.
Tebrik ederim.
Saygılarımla.